Safra Kesesi Ameliyatı Hikâyem: Gece Yarısı Başlayan Sancıdan Ameliyat Masasına
İnsanın başına gelmeden anlamadığı şeylerden biri de Safra Kesesi sorunlarıymış. Ben yıllarca duydum, “taş varmış, ameliyat olmuş” diye anlatanları. İçimden hep “aman canım, nedir yani, koca insanı küçük bir taş mı mahvediyor” derdim. Meğer öyle değilmiş. Küçücük bir taş, insanın hayatını kabusa çevirebiliyormuş. Ben yaşadım, hâlâ unutamıyorum. Sana en başından anlatayım…
İlk Belirtiler: Hafif Ağrılar
Aslında her şey çok masum başladı. Yemeklerden sonra karnımda şişkinlik oluyordu. Yağlı bir şey yesem midem bulanıyor, göğsümün altına doğru bir baskı hissediyordum. Önce “gazdır, reflüdür” dedim, geçiştirdim. Ama geçmedi. Günden güne arttı. Özellikle akşam yemeklerinden sonra, sağ tarafta tuhaf bir ağrı giriyordu. Elimi oraya koyup oturuyordum, biraz öyle bekleyince hafifliyordu. Aileme söyledim, herkes farklı şey dedi. Annem “midendir” dedi, babam “karaciğerdendir” dedi. Ben de boş verdim, kendi kendime “zamanla geçer” dedim. Ama geçmedi.
Gece Yarısı Gelen Sancı
O günlerden birinde, gece yarısı aniden uyandım. Karnımın sağ tarafında öyle bir sancı vardı ki… Sanki biri içimden bıçakla kesiyordu. Ter içinde kaldım. Sağdan sola döndüm, yastıkları değiştirdim, sıcak su torbası koydum, hiçbir şey fayda etmedi. Ağrı gittikçe arttı. Karnımı tutarak salonun içinde dolaşmaya başladım. Eşim uyandı, beni o halde görünce panikledi. “Hemen hastaneye gidiyoruz” dedi. Ben önce inat ettim, “geçer şimdi” dedim ama gözlerimden yaş akıyordu. Sonunda pes ettim, arabaya bindik, acile gittik.
Acil Servis: Şüpheli Teşhis
Hastaneye vardığımızda neredeyse yürüyemiyordum. İki büklüm halde içeri girdim. Hemşireler hemen yatırdı, kan alındı, ultrasona soktular. Doktor geldi, karın bölgeme bastı. Bağırdım. Yüzü ciddileşti. “Safra kesende taş olabilir” dedi. O an beynimden vurulmuşa döndüm. Çünkü hiç beklemediğim bir şeydi. İçimden “taş mı? nasıl yani” dedim. Doktor ultrason sonucunu gösterdi: “Safra kesen taşlarla dolmuş, bir tanesi kanala sıkışmış. O yüzden bu kadar sancın var.” Gözlerim karardı. O an anladım ki bu iş basit değil.
Ameliyat Kararı
Doktor netti: “Safra kesesinin alınması lazım.” Daha önce hiç ameliyat olmamıştım. Narkoz lafını duyunca titredim. “Başka yolu yok mu” dedim. Doktor başını salladı: “İlaçla idare etsek bile tekrarlar. Tek çözüm ameliyat.” Kalbim deli gibi atıyordu. O an eşimin yüzüne baktım, gözleri endişeyle doluydu. Ama o da biliyordu, kaçış yok. Onay verdik. Sabah ameliyat olacaktım.
Ameliyat Öncesi Korku
O gece hastanede kaldım. Yatakta yatarken gözlerimi tavana diktim. “Ya uyanamazsam, ya bir şey olursa” diye bin tane şey geçti aklımdan. Serum takıldı, hemşire gelip gelip kontrol etti. Uykum yoktu, korkudan gözlerim açık bekledim. Sabaha karşı biraz uyuyakalmışım, hemşirenin sesiyle uyandım: “Hazırlanın, ameliyata gideceksiniz.” İçimden koca bir boşluk geçti.
Ameliyathaneye Giriş
Beni yatağımla ameliyathaneye götürdüler. Koridorun o soğuk havası, beyaz ışıklar… Her şey çok netti. İçeri girince gözlerim doldu. Anestezi uzmanı geldi, “merak etme, hiçbir şey hissetmeyeceksin” dedi. Damar yolundan ilacı verdi. Tavan lambaları gözümde dans etti. Son hatırladığım şey, kalbimin hızla atışı… Sonrası karanlık.
Uyanış: İlk Ağrılar
Gözümü açtığımda kendimi bambaşka bir dünyada buldum. Boğazımda tuhaf bir kuruluk, karnımda sanki dağ delinmiş gibi bir acı… Hemşire başımda, “ameliyat başarılı geçti, Safra Kesesi alındı” dedi. O an içimden “oh be” dedim ama acım dayanılmazdı. Karnımda dört delik vardı (laparoskopik ameliyat yapmışlardı). Her nefes alışımda zonkluyordu. Konuşmaya çalıştım, boğazımdan ses çıkmadı. Gözlerimden yaş aktı. O an anladım ki işin en zor kısmı yeni başlıyordu.
Hastane Odasında İlk Günler
Ameliyat sonrası ilk gün çok zordu. Karnımda dren takılıydı, yanımda serum, yataktan kalkmaya çalışırken ağlıyordum. Hemşireler “yürümeyi dene” dediler, iki adım attım, gözlerim karardı, geri oturdum. Yemek getirdiler, sadece sıvı verdiler. Çorbayı bile içemiyordum, midem bulanıyordu. Eşim yanımdaydı, elimi tutup moral vermeye çalışıyordu ama onun da gözleri doluyordu. O an dedim ki, insan tek başına bu süreçten geçemez. Yanında sevdiğin olmazsa çok zor.
Taburcu ve Eve Dönüş
İki gün sonra taburcu oldum. Eve dönerken yol bana çok uzun geldi. Arabada her tümsekte karnım zonkluyordu. Eve gelince yatağa uzandım, derin bir nefes aldım. Ama hayat bitmemişti, yeni başlamıştı. Çünkü doktor bana koca bir liste vermişti: “Yağlı yiyecekler yasak, kızartma yasak, fast food yasak. Yağsız yiyebildiğin kadar.” İçimden “yaşamak mı daha zor, bu diyet mi” dedim. Ama yapacak bir şey yoktu.
İlk Haftalar: Yemek Yasakları
İlk haftalar işkenceydi. Sofraya oturuyorum, herkes kebap, börek, kızartma yiyor. Ben haşlanmış patates, yoğurt, çorba… İçim gidiyordu. Ama doktorun sözleri aklımdaydı: “Kurallara uymazsan yine sancı yaşarsın.” O yüzden sabrettim. Bir gün hata yaptım, azıcık yağlı börek yedim. Gece yarısı karnımda inanılmaz bir ağrı oldu. O an anladım ki bu yasaklar boşuna değilmiş. İkinci kez cesaret edemedim.
İyileşme Süreci
Haftalar geçtikçe yaralarım kapandı. İlk pansumanlar çok acı veriyordu, dikişlere dokunmaya bile korkuyordum. Ama zamanla hepsi geçti. İlk defa normal oturduğum günü hatırlıyorum, gözlerimden yaş geldi. Basit bir şeymiş gibi görünüyor ama ameliyat sonrası o kadar zor ki… Sonra ilk kez dışarı çıktım, temiz hava aldım. Kendimi yeniden doğmuş gibi hissettim.
Psikolojik Yönü
Ameliyat sadece bedenimi değil, ruhumu da etkiledi. Önceden sağlığımı hiç umursamazdım. Canım ne isterse yerdim, fast food benim için hayatın en güzel tarafıydı. Şimdi daha dikkatliyim. Çünkü yaşadığım acıları hatırlayınca korkuyorum. Bir de insan sağlığının kıymetini anlıyor. Gece yarısı sancıyla kıvranırken tek dileğin “Allah’ım ne olur geçsin” oluyor. O an her şeyin boş olduğunu görüyorsun. Şimdi dönüp bakınca, o sancılar bana hayatı öğretti diyebilirim.
Sonuç ve Tavsiyem
Safra Kesesi ameliyatı bana göre küçük bir operasyon değil. Evet doktorlar için rutin ama hasta için çok zor. O sancılar, ameliyat korkusu, sonrası yasaklar… Hepsi büyük bir sınav. Ama sonunda geçti mi, gerçekten “iyi ki olmuşum” diyorsun. Çünkü taşlarla yaşamak mümkün değil. Ben yaşadım, çok çektim. Sen yaşıyorsan sakın erteleme. Çünkü o taş büyüyor, kanalı tıkıyor, hayatını kabusa çeviriyor.
Benim hikâyem böyleydi. Ağrılar, gözyaşları, yasaklar… Hepsi geçti. Şimdi izime bakıp “ben bunu atlattım” diyorum. Ve en önemlisi, artık sağlığımı daha çok önemsiyorum. Belki bu satırları okuyan birinin hayatına dokunur. Eğer öyle olursa, ne mutlu bana.
