Burun estetiği olmaya nasıl karar verdim?
Burun estetiği olmaya karar verme sürecim aslında bir günde olmadı. Yılların birikimi, küçüklükten beri içimde büyüttüğüm bir konuydu. Daha çocukken bile burnumun kemerli olduğunu fark ediyordum. Akrabalar arasında bile ara ara “burnun babana çekmiş” diye takılanlar olurdu. O anlarda güler geçerdim ama içimde hep bir yara gibi kalırdı. Ergenlik dönemine girince işler daha da büyüdü. Çünkü kız arkadaşlarım makyaj yapıp fotoğraf çektirirken ben sürekli yan profilden kaçıyordum. Hep önüme saçımı düşürür, kameraya tam karşıdan bakmaya çalışırdım. Sanki yan taraftan görünürsem herkes sadece burnuma bakacak gibi hissediyordum. Bu da özgüvenimi ciddi şekilde etkiliyordu.
Aslında burnum sadece görüntü olarak problem değildi. Nefes alma sıkıntım da vardı. Özellikle geceleri uyurken sürekli ağzımdan nefes alıyordum. Sabahları boğazım kurumuş bir şekilde uyanıyordum. Annem “horluyorsun, resmen bütün evi uyandırıyorsun” derdi. İlk başta horlamayı çok önemsemiyordum ama yıllar geçtikçe gündüzleri yorgun hissetmeye başladım. Okulda ders dinlerken dikkatimi veremiyor, sürekli başım ağrıyordu. Doktora gittiğimde burnumda eğrilik (deviasyon) olduğunu öğrendim. Yani estetik bir sorun dışında sağlık tarafında da gerçek bir problem vardı. Ama ne yalan söyleyeyim, sağlık kısmı bahaneydi biraz. Benim içimi kemiren şey görüntüydü.
Üniversiteye başladığımda sosyal hayatım daha da aktifleşti. Arkadaşlarla bol bol fotoğraf çekiyor, dışarı çıkıyorduk. O dönemde sosyal medyanın da etkisiyle burnuma olan takıntım daha da arttı. Çünkü Instagram’da paylaşılan fotoğraflarda kendimi beğenmiyordum. Selfie çekerken açıyı tutturmaya çalışıyordum. Bazen sırf burnum kötü çıkıyor diye fotoğrafı silip tekrar çekiyordum. Hatta bazı günler “keşke fotoğraf çekinmesek” diye düşündüğüm oluyordu. Bir insanın burnu yüzünden bu kadar özgüven kaybetmesi aslında trajikomik ama yaşarken gerçekten zor.
Ailem bu konuda pek hevesli değildi. Onlara açtığımda “aman boşver, herkesin kusuru var, senin burnun gayet normal” dediler. Ama bana göre normal değildi. Çünkü ben aynaya her baktığımda sadece burnumu görüyordum. Kendimi güzel görmem için burnumun daha farklı olması gerektiğini düşünüyordum. Ailem sağlık tarafını duyunca biraz daha ikna oldu ama yine de ameliyat lafı onları korkutuyordu. Sonuçta bıçak altına yatıyorsun, küçümsenecek bir şey değil.
Yakın arkadaşlarıma söylediğimde ise karışık tepkiler aldım. Bazıları “yap tabii ki, çok güzel olur, zaten yakışır” dedi. Bazıları ise “boşuna uğraşma, doğal halin daha iyi” dedi. Ama ben şunu fark ettim: kim ne derse desin benim içimdeki rahatsızlık bitmeyecek. O yüzden kararım başkalarına değil bana bağlı olmalıydı. Çünkü günün sonunda aynaya bakan, fotoğraf çektiren, nefes almakta zorlanan benim.
Karar verme sürecimde en çok forumları okudum. Kadınlar Kulübü, Ekşi Sözlük, sosyal medyada “burun estetiği” başlıklarının altını didik didik ettim. Herkes farklı şeyler yazıyordu. Kimisi “hayatımın en doğru kararı” diyordu, kimisi “asla yaptırmayın, pişman oldum” diyordu. Ama dikkatimi çeken şey şuydu: pişman olanlar genelde beklentisini çok yüksek tutanlardı. “Mükemmel burun istiyordum ama olmadı” diyenler vardı. Yani buradan şunu öğrendim: burun estetiği hayallerini süsleyen Barbie burnu değil, yüzüne uygun, doğal bir görünüm için yapılmalıydı. Bu farkındalık kararımı netleştirdi.
Ameliyat olmaya karar vermemde bir diğer dönüm noktası ise bir düğün videosu oldu. Kuzenimin düğününde yan profilden dans ederken çekilmiş bir videom vardı. Eve gelince izledim ve resmen moralim çöktü. Çünkü herkesin gözünde mutlu, neşeli bir genç kız vardı ama ben videoda sadece burnuma odaklandım. O an kendi kendime dedim ki: “Yeter artık, yıllardır bunu düşünüp duruyorsun, adım atma zamanı geldi.” İşte o düğün videosu beni son noktaya getirdi.
Bu karar aslında kolay alınmadı. Haftalarca düşündüm, doktor araştırdım, fiyat araştırması yaptım. Geceleri uykum kaçıyordu, “ya kötü olursa” diye. Ama sonra şunu düşündüm: yıllardır mutsuzum, özgüvenim hep düşük. Bir ameliyatla hayatım değişme ihtimali var. Bu riski almazsam ömrüm boyunca aynı döngüde kalacağım. Ve kendime dedim ki: “Belki istediğim gibi olmayacak ama en azından denemiş olacağım.” Bu cümle beni çok rahatlattı.
Sonunda kararımı verdim: burun estetiği olacaktım. Artık geri dönüş yoktu. İçimde korku da vardı, heyecan da. Ama hepsinden çok bir umut vardı. Çünkü yıllardır beklediğim değişim çok yakındı. İşte benim burun estetiğine karar verme sürecim böyle, uzun yılların takıntısı, aileyle tartışmalar, arkadaşlarla konuşmalar, forumlarda sabahlara kadar okunan yorumlar… Hepsi birleşti ve beni bu noktaya getirdi. Şimdi geriye dönüp bakınca “keşke daha önce yapsaydım” diyorum ama sanırım insanın o cesareti toplaması için bir zaman gerekiyor. Benim zamanım da o düğün videosunu izlediğim an gelmişti.
 
 
 
