Apandisit Ameliyatı Maceram: Gece Yarısı Başlayan Kabus
Bir insanın hayatında bazı anlar vardır ya, o anı ne kadar zaman geçerse geçsin unutamaz. Benim için o anlardan biri, apandisit ameliyatına götüren o geceydi. Şimdi gülüp anlatabiliyorum ama yaşarken resmen ölüm korkusu yaşadım. “Basit bir apandisit işte” diyor insanlar… Bana sorarsanız öyle değil. Gelin size baştan sona yaşadığım süreci anlatayım.
Gece Yarısı Gelen Ağrı
Her şey bir gecede başladı. Saat sanırım 2’ye geliyordu. Karnımda tuhaf bir ağrı hissettim. Önce “gazdır geçer” dedim, sağa döndüm, sola döndüm, yok. Midemin üstünden aşağıya doğru bir sızı yayıldı. Hani öyle bir ağrı ki, insanın içini kemiriyor gibi. Bir süre dayanırım sandım, belki sabaha geçer dedim. Ama geçmedi. Tam tersi daha da arttı. Sanki biri içimde bir bıçakla yavaş yavaş dolaşıyordu. Ter içinde kalmıştım. Tuvalete gittim, hiçbir şey yok. O an anladım, bu iş normal değil.
Acil Servis Yolu
Sabaha doğru ağrı o kadar şiddetlendi ki ayağa kalkacak halim kalmadı. Eşim beni acile götürdü. Arabanın içinde kıvrandığımı hatırlıyorum. Yol bir türlü bitmedi. Hastaneye girdiğimizde yürümeye çalıştım ama iki büklüm olmuştum. Acilde görevli hemşireye “çok ağrım var” dedim, yüzümden halimi anladı zaten. Hemen yatırdılar, kan tahlili, ultrason derken doktor geldi. Karın bölgeme bastırdı, ben bağırdım. Doktor kaşlarını kaldırıp “appendisit olabilir” dedi. O an içimden “eyvah, ameliyatlık oldum” geçti.
Ameliyat Kararı
Bir süre daha tahlil sonuçlarını bekledik. O bekleyiş var ya, saatler gibi geldi bana. Kısa süre sonra doktor net konuştu: “Apandisit olmuşsun, hemen ameliyat lazım.” Kalbim yerinden çıkacak gibi attı. Ameliyat lafı duyunca panikledim. Hiç ameliyat olmamıştım. “Ya narkozdan uyanamazsam, ya yanlış bir şey olursa” diye bin tane düşünce geçti aklımdan. Eşim elimi tuttu, “geçecek” dedi ama gözlerinde de korku vardı. O an anladım, benim kadar o da korkuyordu.
Ameliyathaneye Giriş
Üstümü değiştirdim, o hastane kıyafetini giydim ya, işte o anda gerçekten hasta olduğumu hissettim. Ameliyathaneye götürürlerken koridorun soğuğu, floresan lambaların beyaz ışığı, hepsi hâlâ gözümün önünde. İçeri girince anestezi uzmanı geldi, “korkma, hiçbir şey hissetmeyeceksin” dedi. Damar yoluna ilaç verdiler. Kalbim deli gibi atıyordu. Son hatırladığım şey tavan lambaları… Sonrası karanlık.
Uyanış: Ağrıların Başlangıcı
Gözümü açtığımda boğazımda kuruluk, karnımda keskin bir ağrı hissettim. Sanki içimi bıçaklamışlar, sonra tekrar dikmişler gibiydi… Zaten öyleydi. İlk birkaç dakika nerede olduğumu anlamadım. Hemşire başımda, “geçti, ameliyat bitti” dedi. Ama bana hiç öyle gelmedi. Karnımdaki sızı dayanılmazdı. İlaç verdiler biraz hafifledi ama yürümek, öksürmek, hatta gülmek bile işkenceydi. Yatağın içinde kıpırdamadan yatıyordum.
Hastane Odasında Geçen Saatler
Odaya çıktığımda saat sabaha karşıydı. Yanımda eşim vardı, gözleri uykusuzluktan kızarmış. Bana gülmeye çalıştı ama içindeki korkuyu hissettim. “Ameliyat başarılı geçti” dedi doktor. İçim biraz rahatladı ama ağrılar bitmedi. İlk geceyi neredeyse hiç uyumadan geçirdim. Serum takılıydı, ağzım kupkuruydu ama su bile içemiyordum. Bazen hemşire gelip “yürümeyi dene” diyordu, ayağa kalktığım an dikişlerim sızlıyordu. İki adım atıp geri dönüyordum. İnsan o an sağlığının kıymetini anlıyor.
İlk Yemek Denemesi
Ameliyattan sonraki gün bana sıvı gıda verdiler. Çorba, yoğurt… İlk kaşığı ağzıma attığımda midem bulanır gibi oldu. O kadar hassas oluyorsun ki, sanki vücudun her şeye yabancı. Birkaç kaşık zorla içtim. O sırada karın bölgemde tuhaf bir baskı vardı. Her lokma bana işkence gibi geliyordu. Ama yemek yemek zorundaydım, gücüm bitmişti zaten.
Taburcu Olmak
Ameliyattan iki gün sonra doktor “artık evine gidebilirsin” dedi. O an sevinçle karışık korku yaşadım. Çünkü hastanede en azından hemşire vardı, ilaç vardı. Evde ne yapacaktım? Eve gidince anladım ki zor olan kısım yeni başlıyormuş. Yatakta yatmak bile sancılıydı. Ayağa kalkarken elimle karnımı tutuyordum, öksürmeye korkuyordum. Birkaç gün böyle geçti. Yavaş yavaş dikişlerim kaynamaya başladı ama izleri hep gözümün önündeydi. Ayna karşısında bakıp “gerçekten ben bunu yaşadım” diyordum.
Sonrası ve Öğrendiklerim
Haftalar geçtikçe toparlandım. Dikişlerim iyileşti, ağrılar azaldı. Yavaş yavaş normal hayatıma döndüm. Ama bu süreç bana çok şey öğretti. Öncelikle sağlığın ne kadar kıymetli olduğunu… O geceyi hatırladıkça hâlâ ürperirim. İkincisi, hiçbir ağrıyı küçümsememek gerektiğini. Başta “gaz sancısıdır” dedim ama biraz daha beklesem belki patlayacaktı. Üçüncüsü, ameliyat lafı gözümüzde büyüyor ama bazen tek çare oluyor. Benim için de öyleydi. Şimdi gülüyorum, “apandisit yüzünden neler yaşadım” diye anlatıyorum. Ama yaşarken kabustu.
Son Söz
Apandisit ameliyatı benim hayatımda bir dönüm noktası oldu. Korkular, ağrılar, hastane kokusu… Hepsi hafızama kazındı. Ama en önemlisi şuydu: hayatta hiçbir şey sağlıktan daha değerli değil. Eğer bir gün gece yarısı başlayan garip bir karın ağrınız olursa sakın “geçer” demeyin. Ben yaşadım, biliyorum. Ertelemeyin. Çünkü bazen küçücük bir organ, koca bir hayatı alt üst edebiliyor.