Burun Estetiği : İlk muayeneye gidişim ve doktorla konuşmam
Burun Estetiği olmaya karar verdim ama işin en zor kısmı aslında doktora gitmekti. Çünkü karar vermek başka bir şey, o ilk adımı atıp bir doktora gidip yüz yüze konuşmak bambaşka bir şey. Aylarca düşündüm, forumlarda saatlerce okudum ama randevu almak için elim bir türlü telefona gitmiyordu. İçimde hep bir erteleme vardı. “Yarın ararım, biraz daha araştırayım, önce şu doktorun videolarını izleyeyim” derken haftalar geçti. Sonunda bir gün kendi kendime kızdım. “Yeter artık, bu iş böyle olmayacak” dedim ve randevu aldım.
Muayene günü geldiğinde inanılmaz heyecanlıydım. Sabah kalktığımda içimde koca bir taş vardı sanki. Bir yanım çok istiyordu ama bir yanım da korkuyordu. Ya doktor bana olmaz derse? Ya da bana uygun değilse? Ya istediğim gibi bir sonuç çıkmazsa? Yolda giderken elim ayağım titriyordu. Arkadaşım bana eşlik etti, yoksa tek başıma o binaya giremezdim. Klinik çok şık ve modern bir yerdi. Kapıdan girince burnumdan çok kalbim atıyordu resmen.
Bekleme salonunda otururken çevreme baktım. Benim gibi Burun Estetiği için gelen başka kızlar da vardı. Hatta biri tamponlarıyla gelmiş, kontrol için bekliyordu. Onu görünce daha da gerildim. Çünkü o an “birkaç gün sonra ben de böyle olacağım” düşüncesi kafama kazındı. Ama aynı zamanda iyi oldu, çünkü gerçek birini görmek forumda okuduklarımdan daha etkiliydi. Yani işin hayalini değil, gerçeğini karşımda görmüştüm.
Sıra bana geldiğinde içeri girdim. Doktor gayet sakin ve güleryüzlüydü. Bana önce neden ameliyat olmak istediğimi sordu. Bütün içimi döktüm. Çocukluktan beri burnumdan rahatsız olduğumu, kemerimi, ucu aşağı sarkmasını, nefes alamadığımı, horladığımı anlattım. Doktor sabırla dinledi. Sonra aynayı önüme koydu, burnuma baktı ve “evet, eğrilik var, kemer var, ucu aşağıda, hepsini düzeltebiliriz” dedi. O an içimden koca bir “oh” çıktı. Çünkü bana “hayır olmaz” demesinden çok korkuyordum.
Sonra fotoğraf çektiler. Burnumu farklı açılardan çektiler, bilgisayara yüklediler. Orada bana olası sonuçları gösterdiler. Tabii bu bir simülasyon, birebir öyle olmayacak ama fikir veriyor. O an ekranda kendi yüzümü yeni burunla görünce gözlerim doldu. Çünkü yıllardır hayalini kurduğum görüntü karşımdaydı. Küçük, zarif, yüzüme uygun bir burun. Doktora dönüp “bu benim burnum olabilir mi gerçekten?” dedim. Gülümsedi ve “tabii ki, ama her şeyin doğalı güzel. Yüzüne uygun, seni farklı göstermeyen, seni sen yapan bir burun yapacağız” dedi. Bu cümle beni çok rahatlattı. Çünkü ben yapay, herkesin anında “ameliyatlı” diyeceği bir burun istemiyordum. Doğal, sanki hep öyleymiş gibi duran bir burun istiyordum.
Doktor ayrıca sağlık tarafını da anlattı. İçerideki eğriliği düzelteceğini, bunun da nefes almamı rahatlatacağını söyledi. Yani ameliyat sadece estetik değil, aynı zamanda fonksiyonel olacaktı. Bu da ailemi ikna etmemde bana büyük koz verdi. Çünkü sağlık için yapılacak bir şeyse onların da “tamam” demesi daha kolaydı.
Tabii muayene sırasında aklıma gelen bütün soruları sordum. “Acıyor mu, tampon nasıl çıkarılıyor, ne kadar sürede iyileşirim, morluklar geçer mi, iz kalır mı” diye hepsini patır patır sordum. Doktor sabırla cevapladı. Acının sandığım kadar kötü olmadığını, tamponların birkaç saniyelik bir işlemle çıkarıldığını, morlukların 1-2 haftada geçtiğini anlattı. İz kalmayacağını, burnumun altından küçük bir kesi yapıldığını ama bunun zamanla belli belirsiz hale geldiğini söyledi. Her cevabı beni biraz daha rahatlattı.
En çok korktuğum şey “ya çok yapay durursa” sorusuydu. Doktor bunun altını özellikle çizdi. “Yüz hatlarına uygun olmayan bir burun yaptırırsan yapay olur. Ama biz senin yüz oranlarına bakıyoruz. Kimse senin ameliyat olduğunu anlamayacak, sadece yüzünde bir uyum fark edecek” dedi. Bu laf beni ikna etti. Çünkü zaten ben de doğal görünmek istiyordum. Amacım yeni biri olmak değil, kendimin daha iyi bir versiyonu olmaktı.
Muayene bitince ameliyat tarihi için konuştuk. Doktor bana birkaç tarih önerdi. Ben biraz daha zaman istedim, çünkü ailemle konuşmam gerekiyordu. Ama odadan çıktığımda hissettiğim şey şuydu: “Ben bu işi yapacağım.” O kadar uzun süredir kafamda kuruyordum ki, sonunda somut bir adım atmıştım. Artık hayal değil, gerçeğe dönüşüyordu.
O gün eve dönerken yolda kendimi çok garip hissettim. Bir yanım inanılmaz heyecanlıydı, “birkaç hafta sonra hayatım değişecek” diye düşünüyordum. Diğer yanım ise korkuyordu, “ya kötü olursa, ya sonuç beğenmezsem” diye. Ama muayene sırasında doktorun bana verdiği güven o kadar yüksekti ki, korkularım biraz azaldı. En azından şunu biliyordum: doğru ellerdeydim. Ve bu bana yeterdi.
Şimdi dönüp baktığımda ilk muayene benim için bir dönüm noktasıydı. Çünkü o güne kadar sadece kafamda kuruyordum, forumlarda okuyor, videolar izliyordum. Ama o gün bir doktorun karşısında oturup kendi burnum hakkında konuşmak, bana gerçekliği hissettirdi. O gün aslında kararımı kesinleştirdim. Artık geri dönüş yoktu. Ve bu beni hem korkuttu hem de inanılmaz mutlu etti.
