Burun Estetiği Sonrası Şişlik, Morluk, Tampon… Gerçek Hikâyeler ve Bilmeniz Gerekenler
Burun Estetiği Hikâyem – Ameliyat Kararı Alma Süreci
Burun Estetiği olma fikri hayatıma öyle bir anda girdi ki aslında hiç planlamıyordum. Çocukluğumdan beri burnumun büyük olduğunu biliyordum ama bir şekilde alışmıştım. Okulda “kartal burun” diye dalga geçenler olmuştu, fotoğraf çekerken hep yana dönmeye çalışıyordum ama içten içe “idare ederim” diyordum. Ta ki abim bu konuyu gündeme getirene kadar…
- Abimin İlk Kıvılcımı
- İlk Araştırmalar
- Aile Tepkileri
- İçimdeki Kararsızlık
- Doktorlarla İlk Tanışmalar
- İkinci Görüşme: Kanıma Girmeleri
- Korkularla Yüzleşmek
- Son Karar
- İlk Parçanın Özeti
- Hastaneye Giriş
- Ameliyat Öncesi Hazırlık
- Narkoz Öncesi
- Narkozdan Uyanış
- İlk Şok: Tamponlar
- İlk Günün Akşamı
- Gece Deneyimi
- İkinci Güne Hazırlık
- 2. Parçanın Özeti
- İlk Gün: Burnum Tıkalı, Nefesim Yok
- İkinci Gün: Morlukların Başlangıcı
- Üçüncü Gün: Kabusun Zirvesi
- Psikolojik Sarsıntı
- Forumlarda Karşılaştığım Benzer Hikâyeler
- Aile ve Çevrenin Tepkileri
- Üçüncü Günün Akşamı
- 3. Parçanın Özeti
- Bekleyiş
- Doktorun Rahat Tavrı
- O An Hissettiklerim
- Forumlarda Okuduklarım
- Komik Bir Anı
- İlk Nefesin Keyfi
- Sonraki Günlerdeki Etki
- 4. Parçanın Özeti
- İlk Hafta Sonu
- Doktor Randevusu
- Bandajların Çıkışı
- Aynadaki İlk Görüntü
- Hayal Kırıklığı ve Moral Bozukluğu
- Forumlarda Başkalarının Deneyimleri
- Abimle Diyalog
- Yeni Burnumla İlk Dışarı Çıkış
- 5. Parçanın Özeti
- İkinci Hafta: İlk Cesur Adımlar
- İşe ve Sosyal Hayata Dönüş
- Morlukların Kaybolması
- Psikolojik Gelgitler
- Forumlarda Okuduklarım
- Aile ve Arkadaş Tepkileri
- Doktor Kontrolü
- İlk Ayın Özeti
- 6. Parçanın Özeti
- İkinci Ay: Fotoğraf Çekme Çılgınlığı
- Çevreden Gelen Farklı Yorumlar
- Doktor Kontrolü
- Üçüncü Ay: Aynayla Barışma Çabası
- Fotoğraf Karşılaştırmaları
- Psikolojik Dalgalanmalar
- Forumlarda Okuduklarım
- Abimle Konuşmalar
- Üçüncü Ayın Özeti
- 7. Parçanın Özeti
- Dördüncü Ay: Burnumun Ucuyla İmtihan
- Çevreden Gelen İlk Güzel Yorumlar
- Beşinci Ay: Aynada Yavaş Yavaş Mutluluk
- Psikolojik Rahatlama
- Forumlarda Karşılaştığım Hikâyeler
- Abimle Diyalog
- Ailenin Yorumları
- Dördüncü ve Beşinci Ayın Özeti
- Altıncı Ayın Başlangıcı
- Aynadaki Küçük Kusurlar
- Revizyon Korkusu
- Doktorla Görüşme
- Psikolojik Dalgalanmalar
- Forumlarda Okuduklarım
- Abimle Sohbet
- Altıncı Ayın Özeti
- Yedinci Ay: Tatil Planı
- İlk Gün Deniz Keyfi
- Güneşle İmtihan
- Forumlarda Tatil Hikâyeleri
- Günlük Hayatta Dikkat
- Psikolojik Etkiler
- Abimle Tatil Diyalogları
- Sekizinci Ayın Sonunda
- 10. Parçanın Özeti
- İş Hayatında Tepkiler
- Sosyal Medya Deneyimi
- Eski Fotoğraflara Bakış
- Pişmanlık Var mı?
- Forumlarda Okuduklarım
- Abimle Karşılaştırma
- Yeni Özgüven
- 11. Parçanın Özeti
- 11. Ay: Son Rötuşlar
- Son Doktor Kontrolü
- Bir Yılda Yaşadıklarım
- Pişmanlık Konusu
- Forumlarda 1 Yıl Yorumları
- Abimle Son Muhabbet
- Çıkardığım Dersler
- 12. Parçanın Özeti
- Ufak Kusurların Büyümesi
- Arkadaş Yorumları
- Abimle Sohbet
- Forumlarda Revizyon Hikâyeleri
- Psikolojik Takıntı
- Doktora Tekrar Danışmak
- Çevreden Gelen Tepkiler
- Revizyon Korkusu
- 13. Parçanın Özeti
- Kararsızlık Günleri
- Korkularım
- Ailemle Konuşmalar
- Arkadaş Tepkileri
- Doktora Tekrar Gitmek
- Hazırlık Aşaması
- Forumlarda Revizyon Tavsiyeleri
- Psikolojik Hazırlık
- 14. Parçanın Özeti
- Hastaneye Gidiş
- Damar Yolu ve Hazırlık
- Ameliyathaneye İniş
- Narkoz Öncesi
- Uyanış Anı
- İlk Ameliyatla Kıyaslama
- Ailenin Tepkisi
- İlk Günün Akşamı
- 15. Parçanın Özeti
- İlk Gün: Tanıdık Zorluklar
- İkinci Gün: Şişliklerin Başlaması
- Üçüncü Gün: Kabusun Zirvesi (Tekrar)
- İlk Ameliyatla Kıyaslama
- Forumlarda Revizyon Yorumları
- Ailemin Tepkisi
- Psikolojik Gelgitler
- Üçüncü Günün Sonu
- 16. Parçanın Özeti
- Hazırlık
- Doktorun Rahat Tavrı
- O An
- İlkine Göre Farklar
- Abimin Yorumu
- Forumlarda Okuduklarım
- İlk Nefesin Keyfi
- Ailenin Tepkisi
- Psikolojik Etki
- 17. Parçanın Özeti
- Bir Haftalık Bekleyiş
- Doktorun Yanına Gidiş
- Bandajların Çıkışı
- İlk Görüntü
- İlk Ameliyatla Kıyaslama
- Abimin Tepkisi
- Forumlarda Okuduklarım
- Psikolojik Etki
- 18. Parçanın Özeti
- İkinci Hafta: Yüzleşme Zamanı
- İşe ve Sosyal Hayata Dönüş
- Arkadaş Tepkileri
- Psikolojik Dalgalanmalar
- Forumlarda Revizyon Süreci Yorumları
- Ailenin Tepkisi
- Birinci Ayın Sonu
- Psikolojimdeki Fark
- Bir sonraki yazımda paylaşacaklarım
- İkinci Ay: Fotoğraf Karşılaştırmaları
- Çevre Yorumları
- Doktor Kontrolü
- Üçüncü Ay: Daha Doğal Görüntü
- Psikolojik Dalgalanmalar
- Forumlarda Revizyon Süreci
- Abimle Sohbet
- Özgüvenin Geri Gelişi
- Revize Burun Estetiği sonrası
- Dördüncü Ay: Burun Ucuyla İmtihan
- Fotoğraf Karşılaştırmaları
- Beşinci Ay: Özgüvenin Zirvesi
- Çevreden Gelen Yorumlar
- Forumlarda Okuduklarım
- Psikolojik Farklılık
- Abimle Diyalog
- “İyi Ki Oldum” Duygusu
- ikinci ameliyat sonrası
- Ödemlerin Büyük Ölçüde İnmesi
- Fotoğraf Karşılaştırmaları
- Doktor Kontrolü
- Psikolojik Rahatlama
- Çevre Yorumları
- Forumlarda Altıncı Ay Yorumları
- Abimle Sohbet
- Altıncı Ayın Özeti
- Yedinci Ay: Tatil Planı
- Denizle İlk Karşılaşma
- Güneşle İmtihan
- Forumlarda Tatil Hikâyeleri
- Günlük Hayatta Rahatlık
- Sosyal İletişimde Özgüven
- Abimle Diyalog
- Sekizinci Ayın Sonunda
- 23. Parçanın Özeti
- İş Hayatındaki Tepkiler
- Sosyal Medyada Tepkiler
- Eski Fotoğraflarla Kıyaslama
- Pişman Mıyım?
- Forumlarda Okuduklarım
- Abimle Sohbet
- Özgüvenin Zirvesi
- 24. Parçanın Özeti
- 11. Ay: Doğal Görüntünün Zirvesi
- 12. Ay: Son Kontrol
- İyi Ki mi, Keşke mi?
- Hayatıma Kattıkları
- Forumlarda 1 Yıl Yorumları
- Ailemle Değerlendirme
- Kendi İçimdeki Hesaplaşma
- 25. Parçanın Özeti
- Uzun Vadeli Fiziksel Etkiler
- Psikolojik Değişim
- Sosyal Hayata Katkıları
- Çevremin Değişen Bakışı
- Forumlarda 1 Yıl Sonrası Yorumları
- Geleceğe Bakış
- Kendi İçimdeki Son Söz
- 26. Parçanın Özeti
- İş Hayatında Küçük Bir Anı
- Sosyal Ortamda Komik Bir Olay
- Aile İçi Diyalog
- Eski Fotoğraflara Bakarken
- “Keşke” Diyenlerle Sohbet
- Günlük Hayatta Küçük Detaylar
- Abimle Sohbet
- Geleceğe Bakış
- 2. Burun Estetiği ameliyatımdan 1.5 sene sonra
- İlişkilerde Etkileri
- Kariyerime Katkıları
- Sosyal Çevremdeki İzler
- Yeni Benlik Algısı
- Toplumun Bakışı
- Eski Benle Hesaplaşma
- Forumlarda Benzer Hikâyeler
- Abimle Son Sohbet
- 28. Parçanın Özeti
- 29. Parça: Öğrendiğim Dersler
- 30. Parça: Final ve Veda
- Final Mesajım
Abimin İlk Kıvılcımı
Bir akşam televizyon izliyoruz, abim bana döndü: “Kardeşim, sen hiç Burun Estetiği yaptırmayı düşündün mü?” dedi. Güldüm, “yok ya, o işler bana göre değil” dedim. Ama sonra baktım ciddi ciddi araştırmaya başlamış. YouTube’da videolar, Instagram’da öncesi-sonrası fotoğraflar izliyor. Bir hafta sonra geldi, “ben karar verdim, ameliyat olacağım” dedi. O an içimde bir şey kıpırdadı. Çünkü abimle benim burun yapımız neredeyse aynıydı. O olursa ben de yanında olmak istedim. İşte macera böyle başladı.
İlk Araştırmalar
Abim bilgisayar başına geçti, İzmir’deki plastik cerrahların listesini çıkardı. “Bak şu doktorun sayfasında çok güzel yorumlar var, şu hastanenin fiyatları biraz yüksekmiş” diye bana gösteriyordu. Ben de elimde telefon forumlara daldım. “Burun Estetiği İzmir” diye yazdım, yüzlerce yorum çıktı. Kimisi “çok acı çektim” diyor, kimisi “hayatımın en iyi kararı” diye yazıyor. O yorumların arasında kaybolurken kendimi daha da işin içinde buldum. İçten içe istemediğim bir şeyi araştırırken yakaladım kendimi. Abim ise çok kararlıydı, “önümüzdeki ay yaptıracağım” diyordu.
Aile Tepkileri
Tabii bu kararı aileye açmak kolay olmadı. Annem ilk duyduğunda “ne gerek var, Allah ne verdiyse öyle kalsın” dedi. Babam daha da netti: “Benim çocuklarım bıçak altına yatmaz.” Ama abim ikna konusunda çok ustadır. Fotoğrafları gösterdi, nefes problemi yaşadığını anlattı. Annem biraz yumuşadı, “tamam sen bilirsin ama kardeşini bulaştırma” dedi. Ben ise köşede sessizce oturuyordum. Ama annemin dediği oldu; birkaç gün sonra abim bana, “sen de gel, doktor indirim yapar, ikimizi birden halleder” dedi. İşte o cümle beni yakaladı.
İçimdeki Kararsızlık
Kendi kendime günlerce düşündüm. Aynaya bakıyorum, burnumdan nefret etmiyorum ama fotoğraf çektirince gözüme batıyor. “Acaba ameliyat olsam mı?” diye içimden geçiriyorum. Ama korkularım çoktu. Acaba çok acır mı? Ameliyat kötü geçerse ne olur? Ya burnum yamuk kalırsa? Geceleri uyumadan önce bunları düşünürken yakaladım kendimi. Bir yandan da forumlarda okuduklarım kafamı karıştırıyordu. Birisi “tampon çıkartılırken bayıldım” yazmış, öteki “hiç acı duymadım” diyordu. Hangisi doğruydu, karar veremiyordum.
Doktorlarla İlk Tanışmalar
Abim bir liste yaptı, üç farklı doktordan randevu aldı. İlk gittiğimiz doktor çok ciddi biriydi. Odaya girer girmez burnuma baktı, bilgisayarda 3D simülasyon yaptı. “Bunu yaparsak burnun böyle olur” dedi. Ekranda gördüğüm yeni burnuma bakarken kalbim hızla atmaya başladı. O an “ben bu işi istiyorum” dedim. Ama fiyatı duyunca moralimiz bozuldu. Beklediğimizden çok yüksekti. Çıkışta abim bana döndü, “sence değer mi?” dedi. Ben de “burnunu her gün göreceksin, tabii ki değer” dedim ama içimde hâlâ kararsızlık vardı.
İkinci Görüşme: Kanıma Girmeleri
İkinci doktora gittiğimizde bizi çok güler yüzlü karşıladı. Abimle sohbet ederken bana döndü: “Senin de burnunda eğrilik var, sadece estetik değil, sağlık açısından da faydalı olur. İkinizi aynı gün yaparım, daha uygun fiyata gelir” dedi. O an başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Çünkü en büyük bahanemi elimden almıştı. Ben “benim burnum o kadar kötü değil” diyordum ama doktor tıbbi açıdan gerekçeler sununca fikrim değişmeye başladı. Abim zaten hazırdı, bana sürekli “hadi yapalım, pişman olmazsın” diyordu.
Korkularla Yüzleşmek
Kararı vermeden önce en çok korktuğum şeyler şunlardı:
- Ameliyat sonrası çok acı çeker miyim?
- Ya burnum doğal görünmezse?
- Ya ailemin dediği gibi gereksiz bir risk alıyorsam?
- Ya sonuç kötü olursa ikinci kez ameliyat olmak zorunda kalırsam?
Bu sorular günlerce beynimi kemirdi. Ama bir noktada karar vermem gerekiyordu. Çünkü abim artık kesin olarak gün almıştı. “Sen de gel, aynı gün olalım” dediğinde içimdeki ses “tamam” dedi. Bazen insanın cesareti tek başına değil, yanında biri olunca geliyor. Benim için o kişi abim oldu.
Son Karar
Sonunda ameliyat olmaya karar verdim. İtiraf edeyim, bu kararı verirken tamamen emin değildim. Ama içimdeki merak, çevremdeki baskı ve doktorların ikna edici sözleri birleşince “tamam” dedim. O gün abimle hastaneden çıkarken birbirimize baktık ve aynı anda “yapıyoruz” dedik. İşte Burun Estetiği hikâyem böyle başladı. Daha yolun başındaydık ama o an hayatımızın belki de en önemli kararını vermiştik.
İlk Parçanın Özeti
Bu bölümde, ameliyat kararını nasıl verdiğimi anlattım. Başta hiç aklımda olmayan bir şey, abimin ısrarı ve doktorların yönlendirmesiyle hayatımın merkezine oturdu. Korkular, aile baskısı, forumlarda okunan karışık yorumlar… Hepsi bir araya gelince içimde büyük bir ikilem yaşadım. Ama sonunda “denemek” istedim. Çünkü bazen en büyük değişimler, en beklemediğimiz anda aldığımız kararlarla başlıyor. Bir sonraki bölümde ise ameliyat günü neler yaşadığımı, hastane ortamını ve narkozdan uyanma anını anlatacağım.
Burun Estetiği Hikâyem – Ameliyat Günü ve Narkozdan Uyanış
Ameliyat kararı verildikten sonra günleri saymaya başladım. Doktorumuz randevu tarihini verdiğinde içimde hem büyük bir heyecan hem de kocaman bir korku vardı. Günler yaklaştıkça geceleri uyuyamaz hale geldim. Bir yandan “artık yeni bir burnum olacak” hayali kuruyordum, diğer yandan “ya narkozdan uyanamazsam” diye aklıma karabasan gibi düşünceler giriyordu. Ameliyat günü geldiğinde kalbim göğsümden çıkacak gibiydi.
Hastaneye Giriş
Sabah 7’de hastanedeydik. Yanımda annem, abim ve kuzenim vardı. Abim de aynı gün ameliyat olacağı için birbirimize bakıp gülüyorduk ama aslında ikimizin de içi titriyordu. Sekreter bizi karşıladı, evrakları imzalattı. “Riskleri kabul ediyorum” yazan kağıdı imzalarken ellerim titredi. O an düşündüm: “Ben ne yapıyorum?” Ama artık dönüş yoktu. Kat görevlisi bizi odaya çıkardı. Beyaz çarşaflı temiz bir oda, pencere kenarında kocaman bir yatak. Üzerime hastane kıyafeti verdiler. Elbiselerimi çıkarıp o ince, yeşil ameliyat kıyafetini giydiğimde “artık film başlıyor” dedim.
Ameliyat Öncesi Hazırlık
Hemşire geldi, damar yolumu açtı. Serum takıldı. Soğuk bir sıvı kolumdan akarken içim ürperdi. “Çok heyecanlıyım” dedim. Hemşire gülerek “hepiniz öylesiniz, birazdan hiçbir şey hatırlamayacaksınız” dedi. Abim de yan odadaydı, arada kapıdan el sallıyorduk. Annem gözyaşlarını gizlemeye çalışıyordu, “korkma yavrum, yanındayız” diyordu. Ama ben onun titreyen sesinden aslında benden daha çok korktuğunu anlıyordum.
Narkoz Öncesi
Saat 9’da ameliyata alınacağım söylendi. Görevliler yatağımla beni ameliyathane katına indirdi. O an kendimi dizi sahnesinde gibi hissettim. Tavan ışıklarının altından geçerken “gerçekten burun ameliyatına mı gidiyorum?” diye sordum kendi kendime. Ameliyathanenin kapısından girince her yer bembeyazdı. Doktor beni karşıladı, “hiç merak etme, gayet kolay geçecek” dedi. Anestezi uzmanı başımda belirdi, “şimdi biraz ilaç vereceğim, gözlerin ağırlaşacak” dedi. O an kalbim deli gibi atıyordu. “Ya bayılamazsam, ya hissedersem” diye düşündüm. Ama saniyeler içinde gözlerim kapanmaya başladı. Son hatırladığım şey doktorun “derin nefes al” demesiydi.
Narkozdan Uyanış
Birden karanlık bir uykudan sıyrıldım. Sanki rüyadan uyanır gibi. Gözlerimi açtım ama her şey bulanıktı. Burnumda tuhaf bir basınç, boğazımda kuruluk vardı. Konuşmaya çalıştım ama sesim çıkmadı. Hemşire başımdaydı, “ameliyat bitti, çok güzel geçti” dedi. O an gözlerimden yaş aktı, neden olduğunu bilmiyorum ama duygulandım. Belki korkunun boşalmasıydı, belki de yeni bir hayata adım atmanın heyecanı. Burnum tamamen tıkalıydı, nefes alamıyordum. Ağzımdan solumak zorundaydım ve bu çok zordu. Kafamda “neden yaptım ki?” sorusu dolaşıyordu.
İlk Şok: Tamponlar
Uyandıktan sonra burnumun içinde sert bir şeyler hissettim. Doktora sordum, “tamponlar var, birkaç gün sonra çıkacak” dedi. O an gözümde büyüdü. Çünkü ameliyat öncesi forumlarda okuduğum en korkunç yorum hep “tampon çıkarma” üzerineydi. Kafamda şimdiden o günü düşünmeye başladım. Ama şimdilik elimde sadece bu sert, nefes aldırmayan tamponların yarattığı rahatsızlık vardı. Konuşmaya çalışırken sesim burundan gelmiyordu, boğuk çıkıyordu. Abim benden sonra uyanmıştı, yan odaya almışlardı. Hemşire onun da durumunun iyi olduğunu söyledi.
İlk Günün Akşamı
Akşama doğru biraz toparlandım. Ama yüzümde hafif şişlik vardı, gözlerimin altı morarmaya başlamıştı. Annem sürekli başımda, “iyi misin?” diye soruyordu. Ben aynaya bakmak istemiyordum ama bir ara dayanamadım. Karşımdaki görüntü beni şaşırttı. Burnum sargılarla kapalıydı, yüzüm tanınmaz haldeydi. “Ben bu muyum?” dedim kendi kendime. O an biraz pişmanlık hissettim. Çünkü insan ameliyatın hayalini kurarken kendini yeni burnuyla hayal ediyor, ama ilk gördüğü şey morluklar, şişlikler ve sargılar oluyor. Bu da psikolojik olarak insanı zorluyor.
Gece Deneyimi
Gece en zor kısımdı. Burnum tıkalı, ağzımdan nefes alıyorum. Ağız kuruluğu öyle bir noktaya geldi ki sürekli su içmek istedim. Ama çok fazla içmem yasaktı. Bir yudum alıp bekliyordum. Tam uykuya dalacak gibi oluyorum, ağzım kuruyor, boğazım yanıyor, uyanıyorum. Birkaç dakika sonra tekrar uyumaya çalışıyorum, olmuyor. Abimle mesajlaştık, “sen uyuyabiliyor musun?” diye sordum. O da “yok kanka, bende de aynı durum” yazdı. İkimiz de aynı kaderi yaşıyorduk. Sabahı zor ettim.
İkinci Güne Hazırlık
Sabah olduğunda yüzüm biraz daha şişmişti. Aynaya bakınca korkutucu bir görüntü vardı. Ama doktor geldi, “gayet normal, üçüncü gün en şiş olacağın gün, hazır ol” dedi. İçimden “daha ne kadar şişebilir ki?” dedim. Meğer çok daha fazlası varmış. Ama onu anlatmak için bir sonraki bölüme bırakayım. Çünkü asıl serüven ameliyattan sonraki üçüncü günde başlıyor.
2. Parçanın Özeti
Bu bölümde ameliyat günümü, narkoz öncesi heyecanımı, uyanma anımı ve ilk şoku paylaştım. Narkoz aslında düşündüğüm kadar korkunç değildi, saniyeler içinde uyuyup uyandım. Ama uyandığımda tamponların verdiği rahatsızlık, ağızdan nefes almanın zorluğu ve aynadaki görüntüm beni psikolojik olarak çok sarstı. Bu iş sadece fiziksel değil, aynı zamanda ruhsal bir yolculukmuş. Bir sonraki bölümde, ameliyat sonrası ilk üç günün kabusunu yani şişlik ve morlukların en yoğun olduğu dönemi anlatacağım.
Burun Estetiği Hikâyem – İlk Üç Günün Kabusu
Ameliyattan sonraki ilk gün nispeten hafif geçmişti ama ikinci ve üçüncü gün asıl sınav başladı. Doktor bana en başından söylemişti: “Üçüncü gün en kötüsü olacak, sakın panik yapma.” İnsan duysa da inanmak istemiyor. Ama gerçekten de o gün geldiğinde aynada gördüğüm şey beni dehşete düşürdü. Bu bölümde size o ilk üç günün nasıl geçtiğini, yaşadığım fiziksel sıkıntıları, psikolojik gelgitleri ve forumlarda karşılaştığım diğer insanların benzer hikâyelerini anlatacağım.
İlk Gün: Burnum Tıkalı, Nefesim Yok
Ameliyattan çıktığım günün gecesinde en büyük sorun nefes alamamaktı. Tamponlar burnumu tamamen tıkamıştı, mecburen ağzımdan nefes alıyordum. Bu da öyle kolay bir şey değilmiş. Ağız kuruluğu inanılmaz bir seviyeye geldi. Dudaklarım çatladı, boğazımda sanki diken varmış gibi yanma oldu. Hemşire bana nemlendirici jel verdi, biraz rahatlattı ama gece boyunca defalarca uyandım. Uykusuzluğun da etkisiyle sabaha kadar perişan oldum. Abimle mesajlaşıyorduk, o da aynı durumdaydı. “Sabaha kadar uyuyamadım” diye yazdı. Aynı kaderi paylaşıyorduk.
İkinci Gün: Morlukların Başlangıcı
İkinci gün sabahı aynaya baktığımda göz altlarımda morluklar belirmişti. Hafif şişlik de vardı. Annem bana moral vermeye çalışıyordu: “Birazdan buz yaparız, hemen iner.” Gerçekten de doktor sık sık buz uygulaması yapmamı istemişti. Ama buz koymak da kolay değildi; burnuma direkt değdirmemek gerekiyordu, yanlardan hafifçe uygulamak lazımdı. Gün boyunca buz yaptım, serum içtim, ilaçlarımı aldım. Akşam olduğunda şişlik biraz daha artmıştı. O an “daha kötüsü olabilir mi?” diye düşündüm. Meğer ertesi gün olacakmış.
Üçüncü Gün: Kabusun Zirvesi
Üçüncü gün geldiğinde aynaya baktığımda gerçekten kendimi tanıyamadım. Göz kapaklarım o kadar şişmişti ki neredeyse kapanıyordu. Burnumun üstü balon gibiydi. Yanaklarımda bile ödem vardı. Kendimi aynada görünce panikledim: “Ya bu böyle kalırsa?” Anneme sordum, o da şaşırmıştı ama moral vermeye çalıştı: “Doktor öyle demişti ya, bu gün en kötüsü, yarından sonra düzelmeye başlar.” Telefonu aldım, abimi aradım, görüntülü konuştuk. O da benim gibi tanınmaz haldeydi. İkimiz de birbirimizi görünce güldük. Gülmek aslında ağlamamak için bir bahaneydi.
Psikolojik Sarsıntı
İlk üç gün sadece fiziksel değil, ruhsal açıdan da çok zordu. İnsan ameliyat öncesi hep yeni burnunun hayalini kuruyor. Ama gerçekte ilk gördüğü şey şişlik, morluk ve tanınmaz bir yüz oluyor. Bu da moralinizi yerle bir ediyor. Kendime sürekli “neden yaptım ki, gerek var mıydı?” diye sordum. Hatta bir ara pişmanlık duygusu öyle ağır bastı ki keşke hiç ameliyat olmasaydım dedim. Abimle konuştuk, o da aynı duyguları yaşıyordu. Yani bu pişmanlık hissi sadece bana özgü değilmiş. Çoğu insan aynı süreci yaşıyor.
Forumlarda Karşılaştığım Benzer Hikâyeler
- “Üçüncü günümde annem beni görünce ağladı, tanıyamadı. Ama bir hafta sonra çok farklıydı.”
- “Ben üçüncü gün kendime bakıp depresyona girdim. Ama sonra geçiyor, sabırlı olun.”
- “Morarmadım ama şişliğim çok oldu, gözlerimi açamıyordum.”
- “Üçüncü gün fotoğrafımı arkadaşlarıma göndermiştim, hepsi korkmuştu. Şimdi gülerek bakıyoruz.”
Bu yorumları okuyunca biraz rahatladım. Çünkü yalnız olmadığımı gördüm. Demek ki herkes bu süreçten geçiyordu. Asıl mesele sabırdı.
Aile ve Çevrenin Tepkileri
İlk üç gün ailemin tavrı da çok önemliydi. Annem sürekli yanımdaydı, buz yapıyordu, su veriyordu. Babam biraz mesafeli durdu, “boşuna yaptınız” dedi ama bir şey diyemedi. Arkadaşlarıma mesaj attım, fotoğraf gönderdim. Çoğu “çok kötü olmuşsun” diye yazdı, moralim bozuldu. Ama bazıları “bunlar geçici, sonra çok güzel olacak” diye destek oldu. İşte bu destekler sayesinde ayakta durabildim.
Üçüncü Günün Akşamı
Akşam olduğunda biraz daha kötü hissettim. Gözlerim kapanıyordu, nefes almak çok zordu, başım ağrıyordu. Ama doktorun sözleri aklıma geldi: “Üçüncü gün en kötü, sonra düzelmeye başlar.” O sözü hatırlayarak sabrettim. Kendime “yarın daha iyi olacaksın” dedim. Gerçekten de dördüncü gün biraz toparlandım. Ama o ilk üç gün hayatım boyunca unutamayacağım bir tecrübeydi. Burnum için verdiğim kararın bedelini o üç gün boyunca iliklerime kadar hissettim.
3. Parçanın Özeti
Ameliyat sonrası ilk üç gün burun estetiğinin en zor kısmıydı. Nefes alamamak, ağız kuruluğu, şişlik, morluk ve aynadaki tanınmaz görüntü insanı hem fiziksel hem ruhsal açıdan zorluyor. Forumlarda okuduğum gibi üçüncü gün gerçekten kabus gibiydi ama sonrasında toparlanma başladı. Bu süreci yaşayan herkesin ortak noktası sabır. Çünkü en kötü günleri atlatmadan güzel sonuçlara ulaşmak mümkün değil. Bir sonraki bölümde tampon çıkarma gününü ve o an yaşadığım hisleri anlatacağım.
Burun Estetiği Hikâyem – Tampon Çıkarma Günü
Burun Estetiği düşünenlerin en çok korktuğu şeylerden biri nedir biliyor musunuz? Ameliyat değil, narkoz değil… Tampon çıkarma günü! Daha ameliyat olmadan önce forumlarda yüzlerce yorum okumuştum. Kimisi “o an bayıldım” yazıyor, kimisi “hiçbir şey hissetmedim” diyordu. Bu kadar zıt yorum olunca kafam karışmıştı. İlk üç günün kabusunu atlattıktan sonra sırada bu büyük sınav vardı. Açıkçası korkudan uykularım kaçtı. Şimdi size o günü tüm ayrıntılarıyla anlatacağım.
Bekleyiş
Ameliyatın üzerinden dördüncü gün geçmişti. Sabah erkenden kliniğe gittik. Abim de benimleydi çünkü o da aynı gün ameliyat olmuştu. İkimizin de yüzü hâlâ şiş, gözlerimiz mor ama biraz daha toparlamıştık. Koridorda otururken kalbim deli gibi atıyordu. İçimden “keşke bir bahaneyle eve dönsem” diyordum. Hemşire çağırdı: “Sıra sizde.” O an ayaklarım geri geri gidiyordu. Abime baktım, o da aynı şekilde paniklemişti. Birbirimize bakıp güldük, “hadi bitsin artık” dedik.
Doktorun Rahat Tavrı
Odaya girdim, doktor gülerek karşıladı. “Korkma, bu iş 3 saniye sürecek” dedi. Ama benim için 3 saniye değil, bir ömür gibiydi. Sandalyeye oturdum, başımı hafifçe geriye yasladılar. Doktor eline bir alet aldı. O an gözlerimi kapattım. İçimden dua ediyordum. “Ne olur çok acımasın.” Hemşire “derin nefes alın” dedi. Burnumdan derin nefes almam imkânsızdı, ağzımdan nefes aldım. Sonra bir anda burnumun içinden garip bir şeyin çekildiğini hissettim. Sanki beynimden solucan çıkarıyorlardı. Bir anlık bir baskı, bir anlık bir tuhaf his… Sonra bitti. Gerçekten 3 saniye sürmüştü.
O An Hissettiklerim
Açık söyleyeyim, düşündüğüm kadar korkunç değildi. Biraz tuhaf, biraz baskı ama öyle dayanılmaz bir acı yoktu. Hatta çıkarıldığı anda burnumdan ilk kez hava geçtiğini hissettim. Öyle bir ferahlık geldi ki anlatamam. Sanki ciğerlerim bayram ediyordu. O an “iyi ki olmuşum” dedim. O kadar gün nefes alamamanın ardından ilk nefes mucize gibiydi. Abim benden sonra girdi, çıktığında gülüyordu. “Korktuğumuz kadar değilmiş” dedi. İkimiz de gereksiz yere günlerce stres yapmışız.
Forumlarda Okuduklarım
- “Ben tampon çıkarılırken bağırdım, çok acıdı ama 2 saniye sürdü.”
- “Bence doğum sancısından daha zor. Ama ben biraz abartıyor olabilirim.”
- “Hiç acı yok, sadece değişik bir his. Çıkınca çok rahatladım.”
- “Çıktığı an ilk nefesi almak hayatımın en güzel anıydı.”
Gördüğünüz gibi herkesin deneyimi farklıydı. Ama ortak nokta şu: Herkes çıkarıldığı anda büyük bir rahatlama yaşıyor. Yani korku büyük ama sonrası keyifli.
Komik Bir Anı
Tampon çıkarıldıktan sonra bekleme odasında oturuyordum. Burnumdan rahat rahat nefes alıyordum, mutluluktan gülümsüyordum. O sırada başka bir hasta içeri girdi, daha çıkarılmamıştı. Beni böyle görünce “nasıldı?” diye sordu. Ben de şaka olsun diye suratımı buruşturdum: “Çok kötü, bayılacaksın” dedim. Çocuğun yüzü bembeyaz oldu. Sonra hemen “şaka şaka, vallahi korkma” dedim. Ama o an gülmekten yerlere yattık. Demek ki bazen korku insanı panikletiyor, halbuki gerçek çok daha hafif oluyor.
İlk Nefesin Keyfi
Tamponlar çıktıktan sonra burnumdan aldığım ilk derin nefes hayatımda unutamayacağım anlardan biriydi. O an sanki yıllardır ilk kez nefes alıyordum. Temiz hava ciğerlerime doldu, gözlerim yaşardı. Abimle dışarı çıktık, ikimiz de birbirimize bakıp derin derin nefes alıyorduk. İnsan bazen en basit şeyin değerini kaybetmeden anlamıyor. Burnumdan aldığım o ilk nefes bana hayatın ne kadar basit mutluluklarla dolu olduğunu hatırlattı.
Sonraki Günlerdeki Etki
Tampon çıkarıldıktan sonra yüzüm hâlâ şişti ama nefes almak çok daha rahattı. Morluklar biraz daha belirginleşmişti ama moralim yerine gelmişti. Çünkü en korktuğum anı atlatmıştım. Artık önüme bakıyordum. Birkaç gün içinde burnumun üstündeki bantlar da çıkacak, yeni burnumla ilk kez aynada yüz yüze gelecektim.
4. Parçanın Özeti
Tampon çıkarma günü benim için büyük bir dönüm noktasıydı. Günlerce korku içinde bekledim ama düşündüğüm kadar zor olmadı. Birkaç saniyelik tuhaf bir his, ardından gelen muazzam bir ferahlık… Bu süreçte öğrendiğim şey şu: Burun estetiğinde korktuğumuz şeylerin çoğu aslında gözümüzde büyüttüğümüz kadar değil. Tampon çıkarma, bu ameliyatın en unutulmaz ama en rahatlatıcı anlarından biri. Bir sonraki bölümde, ilk hafta sonu ve bandajların çıkışıyla yeni burnumla ilk karşılaşma anımı anlatacağım.
Burun Estetiği Hikâyem – Bandajların Çıkışı ve Yeni Burnumla İlk Karşılaşma
Tamponlar çıktıktan sonra nefes almanın verdiği rahatlıkla biraz moral bulmuştum. Ama işin asıl merak edilen kısmı hâlâ önümdeydi: yeni burnumu ilk kez görmek. Çünkü ameliyat olmanın en heyecan verici ama aynı zamanda en korkutucu anı budur. Bandajlar çıkacak, aynaya bakacaksınız ve orada yepyeni bir yüzle karşılaşacaksınız. O yüzü beğenirseniz hayatınız değişir, ama ya beğenmezseniz? İşte bu düşünce ilk hafta boyunca kafamı sürekli kurcaladı.
İlk Hafta Sonu
Ameliyatın üzerinden bir hafta geçmişti. Şişlikler hâlâ vardı, morluklar göz altımda sararmaya başlamıştı. Annem sürekli “çok çabuk toparladın” diyordu ama ben aynaya bakınca hâlâ tanınmaz bir yüz görüyordum. Abimle birlikte sürekli internette dolaşıyorduk. “1. hafta rinoplasti sonrası görüntü” diye yazıp fotoğraflara bakıyorduk. Kimi bizden daha iyi görünüyordu, kimi bizden beter. O an anladım ki bu süreç kişiden kişiye çok değişiyor. Ama sabırsızlanıyordum. Çünkü doktorumuz bandajları çıkarmak için 7. günü bekliyordu.
Doktor Randevusu
Bandaj çıkarma günü geldiğinde sabah erkenden kliniğe gittik. O anı anlatmam zor; hem çok heyecanlı hem de çok tedirgindim. Doktor odaya girdi, “hadi bakalım, bandajları alıyoruz” dedi. Kalbim deli gibi atmaya başladı. Abim de yanımdaydı, o da aynı durumda. Önce abimi aldı, biz de dışarıda bekledik. On dakika sonra çıktı, yüzünde hafif bir tebessüm vardı ama çok belli etmemeye çalışıyordu. “Nasıl oldu?” diye sordum. Gülümsedi, “biraz şiş ama güzel olmuş” dedi. Sıra bana gelince kalbim resmen boğazıma çıktı.
Bandajların Çıkışı
Yatağa uzandım, doktor makasla bandajları tek tek kesti. O bantların yüzümden ayrılırken çıkardığı ses bile heyecanımı artırıyordu. Burnumun üzerindeki plastik ateli çıkardı. O an hafif bir serinlik hissettim. Sonra burnum tamamen açık hale geldi. Doktor “tamam, artık aynaya bakabilirsin” dedi. O an gözlerimi kapattım, derin bir nefes aldım ve yavaşça aynaya baktım…
Aynadaki İlk Görüntü
İtiraf ediyorum, ilk gördüğümde şok oldum. Çünkü beklediğim gibi değildi. Evet, burnum küçülmüştü ama çok şiştiği için olduğundan daha kalkık, daha garip görünüyordu. Hatta biraz domuz burnuna benziyordu. İçimden “eyvah, ben ne yaptım” dedim. Annem hemen moral vermeye çalıştı: “Daha yeni, oturacak, şişlikler inecek.” Doktor da “bu burnun son hali değil, birkaç ay sonra asıl şeklini göreceksin” dedi. Ama o anki hayal kırıklığını anlatamam. Abim de aynaya bakınca aynı şoku yaşamıştı. İkimiz de sus pus olmuştuk.
Hayal Kırıklığı ve Moral Bozukluğu
İlk hafta sonunda burnunu gören çoğu kişinin yaşadığı şey aslında bu: beklentiyle gerçek arasındaki fark. Çünkü insan ameliyat öncesinde hep kusursuz bir burun hayal ediyor. Ama gerçek öyle olmuyor. Ödemler, şişlikler, asimetriler… Hepsi o an sizi hayal kırıklığına uğratabiliyor. Benim için de öyleydi. O gün eve geldim, aynaya tekrar tekrar baktım. İçimden sürekli “acaba yanlış mı yaptım” diye geçirdim. Abimle konuştuk, o da aynı hissi yaşıyordu. Ama doktorun söylediği tek şey vardı: “Sabır.”
Forumlarda Başkalarının Deneyimleri
- “İlk hafta burnum domuz gibi kalkıktı, ağladım. Şimdi 6 ay oldu, herkes bayılıyor.”
- “Ben de ilk gördüğümde hayal kırıklığı yaşadım. Şişlikler indikçe çok güzelleşti.”
- “Doktoruma kızdım, burnumu mahvetti sandım. Sonra anladım ki sadece sabırsızmışım.”
Bu yorumları okuyunca biraz rahatladım. Çünkü benim yaşadığım sadece bana özgü değildi. Hemen herkes ilk gördüğünde biraz hayal kırıklığı yaşıyordu. Sonuç zamanla ortaya çıkıyordu.
Abimle Diyalog
O akşam abimle balkonda oturuyorduk. İkimiz de sessizdik. Sonunda ben “sence pişman mıyız?” diye sordum. Abim güldü, “şu an için evet, ama altı ay sonra çok mutlu olacağız” dedi. Ben de gülmeye başladım. O an fark ettim ki bu süreç gerçekten bir sabır sınavı. Hemen sonuç görmek istiyoruz ama bu mümkün değil. Bunu kabul etmek lazım.
Yeni Burnumla İlk Dışarı Çıkış
Bandajlar çıktıktan sonra ertesi gün cesaretimi toplayıp dışarı çıktım. İlk kez yeni burnumla insan içine karışıyordum. Yolda yürürken herkes bana bakıyormuş gibi hissettim. Belki de sadece benim kuruntumdu ama kendimi çok garip hissettim. Arkadaşlarımı gördüm, “çok değişmişsin” dediler. Kimisi beğendi, kimisi garip buldu. Ama ben şunu anladım: insanların ne dediği önemli değil, önemli olan benim kendimi nasıl hissettiğimdi.
5. Parçanın Özeti
İlk hafta sonu ve bandajların çıkışı Burun Estetiği sürecinin en kritik anlarından biri. Çünkü o gün yeni burnunuzu ilk kez görüyorsunuz. Ama şunu unutmayın: gördüğünüz şey asıl sonuç değil. Ödemler ve şişlikler burnu bambaşka gösteriyor. O yüzden ilk şoku yaşamak normal. Ben de yaşadım, abim de yaşadı. Ama forumlarda da gördüğüm gibi bu süreci yaşayan herkes sonunda mutlu oluyor. Önemli olan sabretmek ve sürece güvenmek. Bir sonraki bölümde, ikinci haftadan birinci aya kadar olan dönemde neler yaşadığımı, sosyal hayata dönüşümü ve çevremden gelen yorumları anlatacağım.
Burun Estetiği Hikâyem – İkinci Hafta ve İlk Ay
Bandajların çıkmasıyla birlikte yeni burnumla ilk kez aynaya bakmıştım ama gördüğüm şey beni tam tatmin etmemişti. Şişlikler yüzünden burun hâlâ çok farklı görünüyordu. Doktor sürekli “sabret” diyordu, ama sabretmek kolay değil. Çünkü insan aynaya baktığında anında hayalini kurduğu burunu görmek istiyor. İşte o yüzden ikinci hafta ile birinci ay arası hem sabır hem de psikolojik açıdan büyük bir sınav oldu.
İkinci Hafta: İlk Cesur Adımlar
Ameliyatın üzerinden iki hafta geçmişti. Şişlikler yavaş yavaş inmeye başlamıştı ama hâlâ burnumun üst kısmı şişti. Aynaya baktığımda “tamam, biraz toparlanıyor” diyordum. İlk kez makyaj yapıp dışarı çıktım. İnsanların bakışlarını daha çok hissetmeye başlamıştım. Bazısı “çok değişmişsin” dedi, bazısı ise “bir şeyler farklı ama anlayamıyorum” diye düşündü. Bu tepkiler aslında normaldi. Çünkü burnum hâlâ oturmamıştı, yüzümde morlukların izleri vardı. Ama yine de dışarı çıkabilmek bana özgüven verdi.
İşe ve Sosyal Hayata Dönüş
İkinci haftadan sonra işime dönmek zorundaydım. İlk gün ofise girdiğimde herkes dikkatlice baktı. Çoğu bir şey söylemedi ama yüz ifadelerinden bir şeylerin farklı olduğunu anlıyordum. Cesaretini toplayan birkaç kişi “burnuna estetik mi yaptırdın?” diye sordu. Başta utanıyordum ama sonra alıştım. Çünkü bu ameliyatı gizlemek imkânsızdı. İnsanların merakı bazen rahatsız ediciydi ama sonuçta bu benim kararımdı ve arkasında durmam gerekiyordu.
Morlukların Kaybolması
Üçüncü haftaya geldiğimde göz altlarımda kalan sarı morluklar da yavaş yavaş geçti. Yüzüm artık daha normal görünüyordu. Ama bu kez burnumdaki ödem dikkatimi çekiyordu. Doktor “burun ucundaki ödem en son iner” demişti. Gerçekten de burnumun ucu hâlâ şişkin duruyordu. Fotoğraf çektiğimde belli oluyordu. Arkadaşlarıma gönderdim, bazıları “çok güzel olmuş” dedi ama ben hala beğenmiyordum. Çünkü hayalimdeki ince ve kalkık burun henüz yoktu.
Psikolojik Gelgitler
Bu süreçte en zorlandığım şey moralimi yüksek tutmaktı. Bir gün aynaya bakıp “çok güzel olmuş” diyordum, ertesi gün “hiç beğenmedim, keşke yaptırmasaydım” diyordum. Yani psikolojik olarak büyük iniş çıkışlar yaşadım. Forumlara girdiğimde birçok kişinin aynı şeyleri yazdığını gördüm. “Bir gün mutlu oluyorum, ertesi gün depresyona giriyorum” diyen onlarca kişi vardı. Demek ki bu süreçte psikoloji en az fiziksel iyileşme kadar önemliydi.
Forumlarda Okuduklarım
- “İlk ay sabır ayıdır. Burnun tam oturmaz, kafanı yeme, yoksa çıldırırsın.”
- “Ben ilk ay sürekli fotoğraf çekip ağlıyordum. Şimdi 6. aydayım, çok mutluyum.”
- “Morluklar geçti ama ödemler yüzünden burnum patlıcan gibi görünüyordu.”
Bu yorumları okumak bana moral oldu. Çünkü yalnız olmadığımı anladım. Hepimizin ortak derdi sabırsızlıktı. Ama zamanla sonuç ortaya çıkıyordu.
Aile ve Arkadaş Tepkileri
İlk ayda çevremden aldığım yorumlar çok karışıktı. Annem hala “çok güzel oldu yavrum” diyordu, moral veriyordu. Babam ise hâlâ biraz mesafeliydi, “bence gerek yoktu ama olmuş işte” diyordu. Arkadaşlarımın çoğu beğendi ama birkaç tanesi “çok değişmişsin, sana yakışmamış” dedi. İşte o yorumlar moralimi bozuyordu. Çünkü insan olumsuz söze daha çok takılıyor. Ama kendime sürekli şunu hatırlattım: “Bu burun benim, sonuçlarını da ben yaşayacağım.” O yüzden başkalarının yorumlarını fazla önemsememem gerektiğini öğrendim.
Doktor Kontrolü
Birinci ayın sonunda doktor kontrolüne gittim. Doktor burnuma baktı, “gayet güzel gidiyor” dedi. Ben ise hâlâ şişliklerden şikayetçiydim. Doktor “sabırlı ol, 6 ay sonra gerçek şeklini göreceksin” dedi. Burnumun ucundaki sertliği sordum, “ödem, zamanla yumuşayacak” dedi. O an biraz rahatladım. Ama yine de kafamın içinde soru işaretleri bitmedi. Çünkü insan hemen mükemmel sonucu görmek istiyor.
İlk Ayın Özeti
İkinci haftadan birinci aya kadar olan süreç aslında en kritik dönemdi. Çünkü morlukların geçtiği, şişliklerin yavaş yavaş indiği ama burnun henüz tam oturmadığı dönemdi. Bu süreçte insan sabırsızlanıyor, hayal kırıklığı yaşıyor, moral bozukluğu oluyor. Ama zaman geçtikçe toparlanıyor. Benim için de öyle oldu. İlk ayın sonunda burnum hâlâ istediğim gibi değildi ama artık daha umutluydum. Çünkü kötü günleri atlatmıştım, bundan sonrası sadece sabır gerektiriyordu.
6. Parçanın Özeti
Bu bölümde, ikinci hafta ile birinci ay arasında yaşadıklarımı anlattım. Sosyal hayata dönüş, çevreden gelen yorumlar, morlukların geçişi ve ödemlerin yavaş yavaş inmesi… Hepsi bu sürecin bir parçasıydı. Psikolojik olarak çok zorlandım ama yalnız olmadığımı gördüm. Forumlarda herkes aynı şeyleri yazıyordu. Demek ki bu süreçte en önemli şey sabır ve kendini güçlü tutmak. Bir sonraki bölümde, ikinci aydan üçüncü aya kadar yaşadıklarımı, fotoğraf çekip kendimi değerlendirme sürecimi ve aynayla barışma çabalarımı paylaşacağım.
Burun Estetiği Hikâyem – İkinci ve Üçüncü Ay
İlk ayı atlatmak bana çok şey öğretti. Morlukların geçtiği, ödemlerin biraz olsun indiği bir dönemdi ama burnum hâlâ istediğim gibi değildi. Doktorun söylediği “asıl sonucu 6 ay – 1 yıl arasında göreceksin” cümlesi aklımda sürekli dönüyordu. Yani önümde hâlâ uzun bir süreç vardı. İkinci ay başladığında aynayla daha sık yüzleşmeye başladım. O güne kadar daha çok sakınmıştım ama artık yeni burnumu kabullenmek zorundaydım.
İkinci Ay: Fotoğraf Çekme Çılgınlığı
İkinci ayda kendimi sürekli fotoğraf çekerken buldum. Sabah kalkar kalkmaz, işten dönerken, arkadaşlarımla buluştuğumda… Sürekli burnumu farklı açılardan çekip eski fotoğraflarımla karşılaştırıyordum. Bazen “vay be, gerçekten değişmişim” diyordum, bazen de “hiç istediğim gibi olmamış” diyordum. Bu karşılaştırmalar psikolojimi çok etkiliyordu. Çünkü insan eski burnunu unutmaya başlıyor ama yeni burun da henüz tam oturmadığı için arada sıkışıp kalıyor.
Çevreden Gelen Farklı Yorumlar
İkinci ayda çevremden aldığım yorumlar daha da çeşitlenmeye başladı. Annem hala “çok güzel olmuş” diyordu. Babam ise “bence hala şiş, biraz daha zamana ihtiyacın var” diyordu. Arkadaşlarımdan bazıları “tam istediğin gibi olmamış galiba” diye sordu. Bu sorular moralimi bozuyordu. Çünkü evet, burnum hala şişti ve ben de henüz tam mutlu değildim. Ama doktorun dediği gibi zaman gerekiyordu. İşte o sabır kısmı insanı en çok zorlayan şeydi.
Doktor Kontrolü
İkinci ay kontrolüne gittiğimde doktor burnumu inceledi. “Gayet iyi gidiyor” dedi. Ben burnumun ucundaki sertliği sordum, “normal, ödem, zamanla yumuşayacak” dedi. Benim için çok önemliydi çünkü burnumun ucu hâlâ kıkırdak gibi sertti. Doktorun rahat tavrı bana güven verdi ama yine de içimde huzursuzluk vardı. Çünkü insan kendi yüzünde en ufak ayrıntıyı takıyor.
Üçüncü Ay: Aynayla Barışma Çabası
Üçüncü aya geldiğimde burnum biraz daha oturmaya başlamıştı. Şişlikler büyük ölçüde inmişti ama tamamen geçmiş değildi. Özellikle burun ucunda hâlâ bir şişlik vardı. Ama artık daha doğal görünüyordu. Aynaya bakarken yavaş yavaş yeni yüzüme alışmaya başladım. İlk zamanlar yabancı birine bakıyormuş gibi hissediyordum ama artık “evet, bu benim” diyebiliyordum. Bu da özgüvenimi artırıyordu.
Fotoğraf Karşılaştırmaları
Üçüncü ayda eski ve yeni fotoğraflarımı yan yana koyduğumda farkı daha net görüyordum. Eski burnum daha kemerli, daha büyük görünüyordu. Yeni burnum daha küçük, daha orantılıydı. Ama hala tam istediğim gibi değildi. Bazen arkadaşlarıma gösteriyordum, onlar “çok doğal olmuş” diyordu. Ama ben kendi içimde “biraz daha ince olsaydı keşke” diye düşünüyordum. Yani memnuniyetim %100 değildi ama eskiye göre çok daha mutluydum.
Psikolojik Dalgalanmalar
İkinci ve üçüncü ay arasında en büyük sınav yine psikolojikti. Bir gün çok mutlu oluyordum, ertesi gün depresyona giriyordum. Bazen aynaya bakıp “iyi ki yaptırmışım” diyordum, bazen “keşke hiç bulaşmasaydım” diyordum. Bu ruh hali iniş çıkışları forumlarda da çok konuşuluyordu. Demek ki sadece ben değilmişim, herkes aynı süreci yaşıyormuş.
Forumlarda Okuduklarım
- “Üçüncü ayda burnum hala şişti ama ilk aya göre çok daha iyiydi.”
- “Ben üçüncü ayda depresyona girdim çünkü istediğim gibi olmamıştı. Ama altıncı ayda fikrim değişti.”
- “Sabır, sabır, sabır… Üçüncü ayda sonuç değil, sadece sürecin ortasını görüyorsunuz.”
Bu yorumları okumak bana iyi geldi. Çünkü tek başıma bu psikolojik dalgalanmaları yaşamıyordum. Herkes aynı şeyleri hissediyordu. Bu da beni biraz rahatlattı.
Abimle Konuşmalar
Abimle bu süreçte sık sık konuşuyorduk. O da ameliyat olmuştu ve aynı duyguları yaşıyordu. Bir akşam bana “ben üçüncü ayda pişman oldum ama sonra geçti” dedi. Bu söz beni çok etkiledi. Çünkü abim her zaman benden daha güçlü görünürdü. Onun bile bu duyguları yaşaması bana normal hissettirdi. Yani aslında bu süreçte en önemli şey yanınızda aynı şeyi yaşayan birinin olmasıydı.
Üçüncü Ayın Özeti
Üçüncü aya geldiğimde burnum hala tam oturmamıştı ama ilk aylara göre çok daha iyiydi. Eski fotoğraflarımla karşılaştırınca büyük bir değişim vardı. Ama psikolojik olarak hala sabırsızdım. Bazen çok mutlu, bazen mutsuz hissediyordum. Forumlarda herkesin aynı süreçten geçtiğini görmek bana moral oldu. Artık sabrın ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlıyordum. Çünkü gerçek sonuç için hala aylar vardı.
7. Parçanın Özeti
İkinci ve üçüncü ay arasındaki süreç, burun estetiğinin en kafa karıştırıcı dönemi. Çünkü burnunuz biraz oturuyor ama tam değil. Eski halinizden farklısınız ama hayal ettiğiniz sonuca da ulaşmamışsınız. Bu da moral dalgalanmalarına sebep oluyor. Benim için de öyleydi. Ama sabırla devam ettim. Bir sonraki bölümde, dördüncü ve beşinci aylarda neler yaşadığımı, burun ucundaki ödemlerin inme sürecini ve çevremden gelen yorumları daha detaylı paylaşacağım.
Burun Estetiği Hikâyem – Dördüncü ve Beşinci Ay
Üçüncü ayı da geride bırakınca içimde biraz rahatlama oldu. Çünkü en zor dönemlerin geride kaldığını hissediyordum. Ama burnumun ucundaki ödem hâlâ inmemişti. Doktorun söylediği gibi en geç iyileşen kısım orasıydı. Dördüncü ve beşinci ay boyunca sabırla beklemeye devam ettim. Bu dönemde burnum yavaş yavaş şekillenmeye başladı, çevremden gelen yorumlar değişti ve ben de yeni yüzüme daha çok alıştım.
Dördüncü Ay: Burnumun Ucuyla İmtihan
Dördüncü ayda en büyük derdim burnumun ucu oldu. Çünkü aynaya baktığımda hâlâ şiş görünüyordu. Fotoğraf çekip yakınlaştırınca daha da belirginleşiyordu. Arkadaşlarım “çok doğal olmuş” diyorlardı ama ben her gün baktığım için en ufak detayı bile görüyordum. Bir akşam abime söyledim: “Bence burnumun ucu hiç inmiyor, böyle mi kalacak?” O da güldü: “Benimki de öyle, sabret biraz daha.” Doktora sordum, “bu tamamen normal, 6. aya kadar devam edebilir” dedi. O an biraz rahatladım ama sabırsızlık yine içimi kemiriyordu.
Çevreden Gelen İlk Güzel Yorumlar
Dördüncü ayda insanlar artık daha olumlu yorumlar yapmaya başladılar. Önceki aylarda “yüzün şiş, oturmamış” diyenler bu kez “çok güzel olmuş, çok doğal” demeye başladılar. Özellikle uzun süredir görmediğim bir arkadaşım “sana bir şey olmuş ama çözemiyorum, çok güzelleşmişsin” dedi. O an içimden “tamam, demek ki yavaş yavaş istediğim şeye ulaşıyorum” dedim. Bu yorumlar moralimi çok yükseltti.
Beşinci Ay: Aynada Yavaş Yavaş Mutluluk
Beşinci ayda burnum iyice toparlanmaya başladı. Şişlikler büyük oranda inmişti, morluk zaten kalmamıştı. Burnumun ucu biraz daha incelmişti. Aynaya baktığımda artık eskisi gibi hayal kırıklığı yaşamıyordum. Hatta bazen “iyi ki yaptırmışım” diyordum. Fotoğraflarda fark daha net belli oluyordu. Eski burnumla yeni burnum arasındaki farkı görünce özgüvenim arttı. Artık fotoğraflarda yüzümü saklama ihtiyacı hissetmiyordum.
Psikolojik Rahatlama
İlk üç ay boyunca yaşadığım iniş çıkışlar dördüncü ve beşinci ayda azaldı. Artık her gün aynaya bakıp “nasıl oldu?” diye kendimi sorgulamıyordum. Çünkü burnum oturmaya başlamıştı ve ben yeni halime alışmıştım. Bu süreçte en çok öğrendiğim şey sabrın ne kadar önemli olduğuydu. Eğer sabırlı olmazsanız kendi psikolojinizi mahvediyorsunuz. Ama beklemeyi bilirseniz ödülünü alıyorsunuz. Benim için de öyle oldu.
Forumlarda Karşılaştığım Hikâyeler
- “Benim burnumun ucu 5. ayda inmeye başladı, sabır gerçekten çok önemli.”
- “4. ayda hala şişti, doktorum 6 ay dedi. Şimdi 1 yıl oldu, çok mutluyum.”
- “Arkadaşlar 5. ayda farkı anlamaya başladı, ben de o zaman mutlu oldum.”
Bu yorumlar benimle birebir örtüşüyordu. Demek ki yalnız değilmişim. Aynı şeyleri yaşayan çok insan vardı. Bu da moralimi yükseltti.
Abimle Diyalog
Beşinci ayda abimle buluştuğumuzda ikimiz de burnumuzun oturmaya başladığını fark ettik. Abim bana baktı: “Kardeşim, bence seninki çok güzel olmuş” dedi. Ben de ona baktım: “Seninki de öyle.” İkimiz de gülmeye başladık. İlk üç ay boyunca yaşadığımız hayal kırıklıkları artık geride kalmış gibiydi. Çünkü ikimiz de burnumuzun yeni halinden yavaş yavaş memnun olmaya başlamıştık.
Ailenin Yorumları
Annem her zamanki gibi en büyük destekçimdi. “Çok yakıştı sana, yüzün açıldı” diyordu. Babam bile bu kez “fena olmamış” dedi. Onun bu sözü benim için çok değerliydi çünkü en başta en çok karşı çıkan oydu. Şimdi o bile ikna olmuştu. Bu da bana ayrı bir mutluluk verdi. Demek ki doğru bir karar vermiştim.
Dördüncü ve Beşinci Ayın Özeti
Dördüncü ve beşinci ay, sabrın meyvesini almaya başladığınız dönem. Burnunuz yavaş yavaş oturuyor, çevrenizden olumlu yorumlar gelmeye başlıyor ve siz de aynaya daha mutlu bakıyorsunuz. Ama ödemler tamamen bitmiyor, özellikle burun ucundaki şişlik devam ediyor. Benim için bu süreç moral açısından çok önemliydi. Çünkü ilk defa “iyi ki yaptırmışım” demeye başladım. Bir sonraki bölümde, altıncı ayda yaşadıklarımı, burnumun son haline yaklaşmasını ve ikinci kez doktorla yaptığım önemli görüşmeyi paylaşacağım.
Burun Estetiği Hikâyem – Altıncı Ay ve Revizyon Korkusu
Burun Estetiği sürecinde herkesin dilinde aynı cümle vardı: “Asıl sonucu 6. aydan sonra görürsün.” Ben de o günleri iple çekiyordum. Çünkü aylardır sabrediyor, burnumun oturmasını bekliyordum. Nihayet 6. ay geldiğinde gerçekten büyük değişimler görmeye başladım. Ama aynı zamanda yeni bir endişeyle tanıştım: revizyon ihtimali. Çünkü burnum güzelleşmişti ama gözüme batan ufak tefek şeyler de vardı. İşte bu bölümde altıncı ayda yaşadıklarımı, hissettiklerimi ve doktorla yaptığım görüşmeyi anlatacağım.
Altıncı Ayın Başlangıcı
Altıncı ayın ilk günlerinde burnumun ucundaki ödem belirgin şekilde azaldı. Daha önce şiş ve sert duran kısım artık biraz daha yumuşamıştı. Aynaya baktığımda burnumun ucunun inceldiğini gördüm. Bu beni çok mutlu etti çünkü aylardır en çok takıldığım şey buydu. Fotoğraf çekip eski hallerimle kıyasladım. Fark muazzamdı. Eski burnumla kıyaslayınca yepyeni bir insan gibi görünüyordum. Ama işte insanın gözü çok detaycı oluyor, minik şeyleri de fark ediyor.
Aynadaki Küçük Kusurlar
Altıncı ayda burnum genel olarak çok güzeldi ama ben ufak detaylara takılıyordum. Mesela sağ burun deliğim biraz daha büyük görünüyordu. Burnumun kemik kısmında çok hafif bir çıkıntı vardı. Belki kimsenin gözüne batmıyordu ama benim gözüme batıyordu. Arkadaşlarıma gösterdim, “biz hiçbir şey görmüyoruz, gayet güzel” dediler. Ama ben takmaya başlamıştım. İşte o anda aklıma “acaba revizyon gerekir mi?” sorusu düştü.
Revizyon Korkusu
Forumlarda “revizyon rinoplasti” başlıklarını daha önce okumuştum. Kimisi ilk ameliyatında memnun kalmamış, ikinciyi olmuştu. Ama ikinci ameliyatın daha zor olduğunu, risklerinin daha büyük olduğunu herkes yazıyordu. Ben de o yorumları okuyunca ürkmüştüm. Şimdi burnumda ufak kusurlar görünce ister istemez o yorumlar aklıma geldi. “Ya ben de ikinciyi olmak zorunda kalırsam?” diye düşündüm. İçimden “bir ameliyat yetti, ikinciyi kaldıramam” diyordum.
Doktorla Görüşme
Altıncı ay kontrolümde bu endişelerimi doktora anlattım. Burnumu dikkatlice inceledi. “Gayet güzel gidiyor, bunlar şişlikten kaynaklanıyor, biraz daha zamana ihtiyacın var” dedi. Benim takıldığım sağ burun deliğinin farklı görünmesinin sebebi de ödemmiş. “Revizyonluk bir durum yok” dedi. Bu sözler beni çok rahatlattı. Çünkü doktorumun samimiyetine güveniyordum. Ama yine de içimde bir huzursuzluk kalmıştı. Çünkü insan kendi burnunu her gün görünce en ufak şeyi büyütüyor.
Psikolojik Dalgalanmalar
Altıncı ayda bir gün çok mutlu oluyordum, ertesi gün yine moralim bozuluyordu. Bazen burnuma bakıp “mükemmel olmuş” diyordum, bazen “neden şu kusur var?” diyordum. Bu iniş çıkışlar çok yorucuydu. Abime sordum, o da aynı şeyleri yaşıyordu. “Kardeşim, biz fazla takıntılıyız. Normal insanlar fark etmiyor bile” dedi. Haklıydı. Çünkü sokakta kimse benim burnuma dikkat etmiyordu. Ama ben her gün aynada burnumu büyüteçle inceliyordum. Bu takıntıdan kurtulmam gerektiğini fark ettim.
Forumlarda Okuduklarım
- “6. ayda burnum çok güzeldi ama ufak şeylere takıldım. Sonra geçti.”
- “Ben de 6. ayda revizyon ister miyim acaba diye düşündüm. Şimdi 1 yıl oldu, hiç gerek kalmadı.”
- “Altıncı ay sabır sınavı. Çünkü burnun %80 oturuyor ama %20 hala şiş. O yüzden kusurlu görünebilir.”
Bu yorumları okumak bana iyi geldi. Çünkü yalnız olmadığımı gördüm. Demek ki herkes altıncı ayda aynı duyguları yaşıyordu. Revizyon fikri akla düşüyordu ama çoğu zaman zamana bırakınca düzeliyordu.
Abimle Sohbet
Bir akşam abimle dertleşiyorduk. Ben “revizyon gerekebilir mi?” diye sordum. Abim kahkaha attı: “Sen daha altıncı ayındasın, abartma.” Sonra kendi burnunu gösterdi: “Benim de deliğim biraz farklı görünüyor ama kimse fark etmiyor. Biz kendimizi çok fazla inceliyoruz.” Bu söz bana çok iyi geldi. Çünkü gerçekten de biz burnumuzu her gün gördüğümüz için en ufak şeye takılıyorduk. Başkalarının gözüne bile batmayan şeyler bizi deli ediyordu.
Altıncı Ayın Özeti
Altıncı ay, Burun Estetiği sürecinde çok önemli bir dönüm noktası. Çünkü burnunuz artık büyük ölçüde oturmuş oluyor, ödemlerin çoğu geçmiş oluyor ve siz de sonuca yaklaşmaya başlıyorsunuz. Ama aynı zamanda ufak kusurların göze battığı dönem. Bu yüzden revizyon fikri akla düşebiliyor. Benim için de öyle oldu. Ama doktorumun sözleri ve forumlarda okuduklarım beni rahatlattı. Revizyon düşüncesi şimdilik sadece kafamda bir korku olarak kaldı. Bir sonraki bölümde, yedinci ve sekizinci aylarda yaşadığım değişimleri, tatilde burnumu koruma maceramı ve güneşten nasıl etkilendiğimi anlatacağım.
Burun Estetiği Hikâyem – Yedinci ve Sekizinci Ay
Altıncı ayı atlattıktan sonra burnum büyük ölçüde oturmuştu. Artık hem ben hem de çevrem değişimi daha net görüyorduk. Ama yeni bir dönem başlıyordu: tatil zamanı. Yaz mevsimi gelmişti, tatil planları yapılıyordu. Ben de denize girmek, güneşlenmek istiyordum. Ama aklımda hep aynı soru vardı: “Ya burnum güneşten zarar görürse?” Çünkü forumlarda onlarca kişi yazmıştı, “güneş burnumu mahvetti, lekeler oldu, şişlikler geri geldi” diye. İşte yedinci ve sekizinci ay boyunca en büyük derdim burnumu korumak oldu.
Yedinci Ay: Tatil Planı
Abimle birlikte yaz tatili planı yapıyorduk. O da benim gibi burun ameliyatı olmuştu, ikimizin de derdi aynıydı. Annem “Aman dikkat edin, yüzünüzü güneşe vermeyin” diye tembihliyordu. Doktorum da “ilk bir yıl güneşe çok dikkat et” demişti. Güneş kremi kullanmam gerekiyordu ama normal kremler yetmiyordu, özel yüksek faktörlü güneş kremleri gerekiyordu. Tatil bavuluma ilk koyduğum şey bu krem oldu. Eski ben olsam şort, tişört koyardım, yeni ben önce güneş kremi düşündüm.
İlk Gün Deniz Keyfi
Tatile gittiğimiz ilk gün denize girdik. Normalde deniz benim en sevdiğim şeydir ama bu defa kafam çok karışıktı. Denize dalarken burnuma darbe alır mıyım diye korkuyordum. Hatta başımı suya sokmaya çekindim. Abim bana bakıp güldü: “Sen burun değil, porselen vazo taşıyorsun.” Gerçekten öyle hissediyordum. Yüzüme su çarptığında hemen panik oluyordum. Sonra yavaş yavaş alıştım ama yine de çok dikkatliydim. Burnuma darbe almamak için hep kontrollü yüzdüm.
Güneşle İmtihan
En büyük korkum güneşti. Çünkü güneş yanığı veya lekelenme olursa burnumun şekli kadar görüntüsü de kötü etkilenebilirdi. Bu yüzden sabahtan akşama kadar şapka taktım, yüzümü kremle kapladım. Abim dalga geçiyordu: “Sen tatile değil, NASA görevi için hazırlanmış gibisin.” Ama haklıydı, çok dikkat ediyordum. Akşam aynaya baktığımda biraz kızarıklık vardı ama krem sayesinde çabuk geçti. O an rahatladım, demek ki önlem almak işe yarıyordu.
Forumlarda Tatil Hikâyeleri
- “7. ayda denize girdim, burnuma top çarptı, şişti. Sakın dikkat etmemezlik yapmayın.”
- “Ben güneş kremi sürmeyi unuttum, burnumda kahverengi leke oluştu, aylarca geçmedi.”
- “Yaz tatilinde burnumu korudum, hiçbir sorun yaşamadım. Hepiniz korkmayın ama dikkatli olun.”
Bu yorumlar bana ders oldu. Tatildeyken her gün forumlara girip kontrol ediyordum. Başkalarının yaşadığı sorunları okumak benim için bir uyarı niteliğindeydi. O yüzden tedbiri elden bırakmadım.
Günlük Hayatta Dikkat
Yedinci ve sekizinci ayda sadece tatilde değil, günlük hayatta da burnumu korumaya devam ettim. Kalabalık otobüslerde burnuma çarpılmasından korkuyordum. Hatta bazen insanlar yanımdan hızlı geçince bile tedirgin oluyordum. Spor salonuna gitmeye başladım ama toplu sporlardan uzak durdum. Basketbol veya futbol gibi riskli sporlara yanaşmadım. Çünkü en ufak bir darbe bile ameliyatın tüm emeğini boşa çıkarabilirdi. Bu yüzden çok daha dikkatli bir insan oldum.
Psikolojik Etkiler
Tatil ve güneş korkusu bana biraz paranoyaklık kattı. Eskiden çok umursamaz biriydim ama şimdi sürekli burnumu düşünüyordum. Bazen “bu kadar dikkat etmeye değer mi?” diye soruyordum. Ama sonra aynaya bakınca “evet, değer” diyordum. Çünkü burnum güzelleşmişti, sonuçtan mutluydum ve bunu riske atmak istemiyordum. Bu yüzden dikkat etmek bana yük değil, alışkanlık haline geldi.
Abimle Tatil Diyalogları
Tatilde abimle çok güldüğümüz anlar oldu. Bir gün güneşlenirken ben yüzümü havluyla kapatmıştım, abim fotoğrafımı çekip “burnunu gizleyen adam” diye paylaştı. Akşam gülmekten kırıldık. Bir başka gün denizdeyken bana su sıçrattı, ben panikle “burnuma dikkat et” diye bağırdım. O da kahkaha attı: “Kardeşim, senin burnun pamuk şeker mi?” Aslında dalga geçiyordu ama o da benim kadar dikkatliydi. Çünkü o da aynı ameliyatı olmuştu. İkimiz de aynı kafadaydık.
Sekizinci Ayın Sonunda
Sekizinci ay bittiğinde burnum artık çok daha doğal görünüyordu. Şişliklerin büyük kısmı geçmişti. Fotoğraflarda fark çok netti. Eski fotoğraflarıma bakınca “iyi ki bu kararı almışım” diyordum. İnsanlar artık “çok değişmişsin, çok yakışmış” demeye başlamıştı. Bu yorumlar bana özgüven verdi. Demek ki sabrımın karşılığını alıyordum.
10. Parçanın Özeti
Yedinci ve sekizinci ay, Burun Estetiği sürecinde özgüvenin yerine gelmeye başladığı ama aynı zamanda dikkat gerektiren bir dönem. Tatilde güneş, deniz ve darbe riski insanı tedirgin ediyor ama önlem alınca sorun olmuyor. Ben de bu dönemi abimle birlikte eğlenceli ama aynı zamanda dikkatli bir şekilde atlattım. Burnum artık çok daha doğal görünüyordu ve çevremden olumlu yorumlar almaya başlamıştım. Bir sonraki bölümde, dokuzuncu ve onuncu ayda yaşadığım süreçleri, iş hayatındaki değişiklikleri ve sosyal medyada aldığım tepkileri paylaşacağım.
Burun Estetiği Hikâyem – Dokuzuncu ve Onuncu Ay
Dokuzuncu aya geldiğimde artık burnumun büyük ölçüde oturduğunu fark ediyordum. Şişliklerin neredeyse tamamı geçmişti, burun ucum incelmişti, yüzümle uyumu çok daha doğal görünüyordu. Artık her gün aynaya bakarken pişmanlık değil, memnuniyet hissediyordum. Ama bu dönemde sadece kendim değil, çevrem de değişimi daha net fark etmeye başlamıştı. İşte o yüzden dokuzuncu ve onuncu ay benim için özgüvenin yeniden doğduğu dönem oldu.
İş Hayatında Tepkiler
İlk aylarda iş yerinde herkes biraz çekingen davranıyordu. “Acaba yanlış bir şey söyler miyiz?” diye düşünüyorlardı. Ama dokuzuncu aya geldiğimde insanlar artık daha rahat yorum yapmaya başladılar. Bir gün toplantı çıkışında bir iş arkadaşım bana “burnun çok doğal olmuş, estetik yaptırdığını bilmesem anlamazdım” dedi. O an kendimi dünyanın en mutlu insanı gibi hissettim. Çünkü estetikte en çok istediğim şey buydu: doğal görünmek. Başka bir arkadaşım da “özgüvenin çok artmış, yüzünden belli oluyor” dedi. Demek ki sadece burnum değişmemiş, ruh halim de değişmişti.
Sosyal Medya Deneyimi
Onuncu ayda cesaretimi toplayıp sosyal medyada yeni fotoğraflar paylaşmaya başladım. Eskiden hep yana dönük fotoğraf koyardım, artık tam karşıdan çekilmiş fotoğraflarımı paylaşıyordum. Yorumlar çok güzeldi: “Çok değişmişsin”, “çok yakışmış”, “yüzün açılmış” gibi yorumlar aldım. Tabii bazıları da “bir şeyler farklı ama ne olduğunu anlayamadım” diyordu. Bu da aslında amacımın gerçekleştiğini gösteriyordu. Çünkü doğal görünmek, yani insanların “estetik” demeden sadece güzel bir değişim fark etmesi en büyük hayalimdi.
Eski Fotoğraflara Bakış
Bu dönemde en çok yaptığım şeylerden biri eski fotoğraflarıma bakmaktı. 1 yıl önceki halime bakınca aradaki fark beni çok şaşırtıyordu. Eskiden burnumun büyük olduğunu biliyordum ama bu kadar fark edeceğini tahmin etmezdim. Eski fotoğraflara bakınca kendime acıyordum: “Neden bu kadar geç kaldım?” diyordum. Ama sonra şunu fark ettim: O süreçten geçmem gerekiyormuş. Belki de daha önce ameliyat olsaydım hazır olmayacaktım. Her şeyin zamanı varmış.
Pişmanlık Var mı?
Dokuzuncu ve onuncu ayda bana en çok sorulan soru buydu: “Pişman mısın?” Bu soruya artık net bir cevap verebiliyordum: Hayır. İlk aylarda pişmanlık duygusu çok güçlüydü. Morluklar, şişlikler, aynadaki yabancı yüz bana pişmanlık yaşatıyordu. Ama zaman geçtikçe, burnum oturdukça o duygular tamamen kayboldu. Artık geriye dönüp baktığımda “iyi ki yaptırmışım” diyordum. Çünkü özgüvenim geri gelmişti, sosyal hayatım değişmişti, kendimi daha iyi hissediyordum.
Forumlarda Okuduklarım
- “10. ayda burnum tamamen doğal oldu, kimse anlamıyor bile.”
- “Pişmanlık ilk 3 ayda çok oluyor, 9. aydan sonra kimse pişman değil.”
- “Eski fotoğraflara bakınca ne kadar doğru bir karar verdiğimi anladım.”
Bu yorumlar tam da benim yaşadıklarımı yansıtıyordu. Yani yalnız değilmişim. Demek ki bu ameliyatın ortak süreci buydu: İlk aylarda pişmanlık, sonra mutluluk.
Abimle Karşılaştırma
Abimle birlikte ameliyat olmuştuk, onunla sürekli karşılaştırma yapıyorduk. Dokuzuncu ayda onun burnu da çok güzel oturmuştu. Bir gün aynaya bakıp bana dedi ki: “Kardeşim, bence seninki benden daha güzel oldu.” Ben de güldüm, “yok yok, seninki daha doğal” dedim. Aslında ikimiz de çok mutluyduk. İlk zamanlar birlikte ağladığımız, pişmanlık yaşadığımız günler geride kalmıştı. Şimdi birlikte gülüyorduk. Bu yolculuğu beraber yaşamak bizim için büyük bir şanstı.
Yeni Özgüven
Dokuzuncu ve onuncu ayda hissettiğim en büyük değişim özgüvenimdi. Eskiden fotoğraf çekerken burnumu saklamaya çalışırdım, şimdi tam tersine yüzümü ortaya çıkarıyordum. Toplum içinde daha rahat konuşuyordum. Hatta iş görüşmelerinde bile daha kendinden emin bir duruşum vardı. Bu özgüven sadece burnumla ilgili değildi aslında. Kendime değer verdiğim için hayatımın her alanına yansıyordu. Yani estetik sadece fiziksel değil, psikolojik olarak da beni değiştirmişti.
11. Parçanın Özeti
Dokuzuncu ve onuncu ay, Burun Estetiği sürecinde pişmanlığın tamamen bittiği, mutluluğun başladığı dönem. Burnunuz oturuyor, çevrenizden güzel yorumlar alıyorsunuz, özgüveniniz artıyor. Eski fotoğraflara bakınca farkı net görüyorsunuz ve “iyi ki yaptırmışım” diyorsunuz. Benim için de öyle oldu. Artık bu sürecin meyvelerini toplamaya başlamıştım. Bir sonraki bölümde, on birinci ve on ikinci ayda yani bir yılın tamamında neler yaşadığımı, son kontrollerimi ve bu yolculuktan çıkardığım dersleri paylaşacağım.
Burun Estetiği Hikâyem – Bir Yılın Sonu
Ameliyat olalı neredeyse bir yıl olmuştu. Zaman gerçekten su gibi akıp geçti. İlk günlerde yaşadığım o korkular, şişlikler, morluklar, pişmanlıklar… Hepsi geride kalmıştı. Artık 11. ve 12. aydaydım ve burnumun oturduğunu, nihai haline geldiğini hissediyordum. Bir yılın sonunda hem fiziksel hem de psikolojik olarak bambaşka bir noktaya gelmiştim. Bu bölümde size son aylarımda yaşadıklarımı, doktorumun son kontrolünde söylediklerini ve bu süreçten çıkardığım dersleri paylaşacağım.
11. Ay: Son Rötuşlar
On birinci ayda burnum artık neredeyse tamamen oturmuştu. Ödem yok denecek kadar azdı. Yalnızca burun ucunda çok hafif bir şişlik kalmıştı ama onu da ben fark ediyordum, çevremdekiler görmüyordu. İnsan artık burnunu unutur hale geliyor. İlk aylarda sürekli aynaya bakar, fotoğraf çekerken her açıya dikkat ederdim. On birinci ayda bu takıntım azalmıştı. Artık burnumla barışmıştım. Bir gün işe giderken metroda kendime camdan yansıma üzerinden baktım. Eskiden “of burnum çok büyük” derdim, o gün ise içimden “gayet güzel olmuş” dedim. Bu fark benim için çok değerliydi.
Son Doktor Kontrolü
On ikinci ayda doktorumla son kontrolüm vardı. Muayeneye gittiğimde heyecanlıydım. Çünkü bu süreci beraber yürütmüştük. Doktor burnumu inceledi, “gayet güzel oturmuş, nefes alışın da gayet iyi” dedi. Ben küçük detayları sordum: “Burun ucum biraz sert gibi geliyor, normal mi?” diye. O da “tamamen normal, kıkırdak yapısı böyle, ama dışarıdan hiçbir şekilde belli olmuyor” dedi. Revizyonluk bir şey olmadığını söyledi. Bu cümleleri duyunca içim tamamen rahatladı. Çünkü bir yıldır aklımın bir köşesinde hep “ya gerekirse ikinciyi olur muyum?” sorusu vardı. Doktorun net cevabı bana huzur verdi.
Bir Yılda Yaşadıklarım
Bu bir yıl benim için sadece estetik bir değişim değil, aynı zamanda hayatımda büyük bir dönüm noktası oldu. İlk aylar çok zordu. Şişlik, morluk, tampon, hayal kırıklıkları, pişmanlık… Hepsini yaşadım. Ama zaman geçtikçe burnumun oturduğunu, yüzümle uyum sağladığını gördüm. Çevremden güzel yorumlar aldım, özgüvenim geri geldi. Artık fotoğraf çekerken saklanmıyordum, sosyal medyada kendimi daha rahat paylaşıyordum. İnsanların gözünün içine bakarken eskisinden daha rahattım. Yani Burun Estetiği sadece burnumu değiştirmedi, hayatımı da değiştirdi.
Pişmanlık Konusu
Bir yılın sonunda artık kesin olarak şunu söyleyebilirim: pişman değilim. Evet, ilk aylarda çok zorlandım, hatta defalarca “neden yaptım” diye düşündüm. Ama bugün dönüp baktığımda iyi ki yapmışım diyorum. Çünkü bu sadece görüntüyle ilgili bir şey değil. Kendime olan güvenimi geri kazandım. İş hayatımda daha aktif oldum, sosyal hayatımda daha rahat oldum, ilişkilerimde daha güçlü hissettim. Belki burnumun küçük bir kusuru hala vardır, ama sonuçta kimse mükemmel değil. Önemli olan kendini iyi hissetmek.
Forumlarda 1 Yıl Yorumları
- “1 yıl doldu, artık burnum tamamen oturdu. İlk aylardaki pişmanlıkların hepsi boşunaymış.”
- “Bir yılın sonunda burnumun doğal görünmesi beni çok mutlu etti. Artık kimse estetik yaptırdığımı anlamıyor.”
- “En az 6 ay sabretmek gerekiyor. 1 yılda gerçek sonucu görüyorsunuz.”
Bu yorumları okuduğumda içimden “evet, ben de aynı şeyleri yaşadım” dedim. Burun Estetiği bir sabır sınavıydı. Ama sabreden herkes mutlu oluyordu.
Abimle Son Muhabbet
Ameliyatı abimle beraber olmuştuk. Bir yıl sonra ikimiz oturup eski fotoğraflarımıza baktık. İkimiz de gülmekten kırıldık. Çünkü eski halimizle şimdiki halimiz arasında dağlar kadar fark vardı. Abim bana dönüp “iyi ki yapmışız kardeşim” dedi. Ben de “evet, ne kadar zor olsa da değdi” dedim. Birlikte aynı süreci yaşamak bizi birbirimize daha çok yakınlaştırmıştı. Çünkü aynı acıları, aynı pişmanlıkları, aynı sevinçleri paylaştık. Şimdi geriye dönüp baktığımızda ikimiz de çok mutluyduk.
Çıkardığım Dersler
Bu süreçten çıkardığım en önemli ders sabır oldu. Çünkü Burun Estetiği hızlı bir ameliyat değil. İlk günlerde hemen sonuç beklemek büyük hata. Bu bir yolculuk. 1 yıl boyunca sabrederseniz sonunda karşılığını alıyorsunuz. Bir diğer ders ise “başkalarının yorumlarını fazla önemsememek.” Çünkü insanlar iyi ya da kötü bir şeyler söyleyecek. Önemli olan sizin nasıl hissettiğiniz. Ben kendi mutluluğumu başkalarının yorumlarına göre değil, kendi gözümde gördüğüm farkla ölçmeyi öğrendim.
12. Parçanın Özeti
On birinci ve on ikinci ay, Burun Estetiği sürecinin son noktasıydı. Burnum tamamen oturdu, ödemler geçti, doğal bir görüntüye kavuştum. Doktorum son kontrolde memnun kaldığını söyledi, revizyonluk bir durum olmadığını açıkladı. Pişmanlıklar tamamen bitti, yerini mutluluk aldı. Bu süreç bana sabrı, özgüveni ve kendimi sevmeyi öğretti. Bir yıl boyunca yaşadığım her şey, en sonunda bana çok şey kattı. Bir sonraki bölümde ikinci ameliyat düşüncesiyle tanıştığım dönemi, neden böyle bir karara yöneldiğimi ve ikinci estetik maceramın başlangıcını paylaşacağım.
Burun Estetiği Hikâyem – İkinci Ameliyat Fikrinin Doğuşu
Bir yılı doldurmuştum. Doktorum son kontrolde “revizyonluk bir şey yok” demişti. Aslında burnum güzel görünüyordu, çevremden olumlu yorumlar alıyordum, nefes alışım da düzelmişti. Ama işte insanın gözü doymuyor. Her gün aynaya bakıyordum ve ufak tefek şeylere takılıyordum. Belki başkasının gözüne batmazdı ama benim gözüme batıyordu. İşte bu küçük detaylar kafamı kurcalamaya başladı. Ve ikinci ameliyat düşüncesi zihnime ilk kez bu dönemde girdi.
Ufak Kusurların Büyümesi
Bir sabah aynaya baktım, burnumun sağ tarafında çok hafif bir asimetri fark ettim. Burnumun ucu soldan bakıldığında biraz daha kalkık görünüyordu. Belki kimse fark etmiyordu ama ben fark ediyordum. Fotoğraf çekip büyüttüğümde daha belirgin oluyordu. Bu kusuru gördükten sonra her gün dikkat etmeye başladım. Önceden burnumun genel görüntüsüne bakardım, şimdi sadece o kusura odaklanıyordum. Küçük şeyler gözüme battıkça moralim bozuluyordu.
Arkadaş Yorumları
Bir gün yakın bir arkadaşıma burnumu sordum: “Sence nasıl olmuş?” O da “çok doğal, çok güzel olmuş” dedi. Ama ben ısrarla “bak dikkatli bak, sağ taraf biraz farklı değil mi?” diye sorunca yüzüme garip garip baktı. “Vallahi ben bir şey görmüyorum, sen kafana takmışsın” dedi. Aslında doğru söylüyordu. Çoğu insan benim gördüğüm ayrıntıları fark etmiyordu. Ama işte bu ameliyatın psikolojisi böyle. İnsan kendi burnunu her gün görünce takıntılı hale geliyor.
Abimle Sohbet
Abime açıldım: “Acaba ikinci ameliyat olsam mı?” Abim kahkaha attı: “Sen delirdin mi? Gayet güzel olmuş. İkinci ameliyat çok daha riskli. Hem sonuçtan memnunsun, hem de böyle şeylere takılıyorsun.” O haklıydı. Ama benim içimdeki huzursuzluk kolay kolay dinmiyordu. Çünkü estetik yaptıran biri olarak artık kendi yüzümü eskiye göre çok daha dikkatle inceliyordum. Ufak bir kusur bile kocaman görünüyordu.
Forumlarda Revizyon Hikâyeleri
- “İlk ameliyatımda çok güzel olmuştu ama küçük bir asimetri yüzünden ikinciyi oldum. Şimdi daha mutluyum.”
- “Revizyon çok zor bir süreç, sakın kolay karar vermeyin.”
- “Ben de küçük kusurları büyütüp ikinciyi oldum, ama keşke olmasaydım diyorum.”
Bu yorumları okuyunca kafam daha da karıştı. Bir yanda “iyi ki ikinciyi oldum” diyenler vardı, diğer yanda “keşke hiç bulaşmasaydım” diyenler. Bu ikilem beni günlerce düşündürdü. Çünkü ikinci ameliyat ilkinden daha riskliydi. Ama aynı zamanda içimde bir ses “ya daha güzel olursa?” diyordu.
Psikolojik Takıntı
Aslında burnum kötü değildi, hatta güzeldi. Ama takıntılı bir ruh hali içindeydim. Bazen saatlerce aynaya bakıp burnumu inceliyordum. Fotoğraflarda hep kusurları arıyordum. İnsanların bana söylediği güzel yorumları bile duymazdan geliyor, kendi gördüğüm ufak detaya takılıyordum. İşte bu takıntı, ikinci ameliyat fikrini güçlendirmeye başladı. Çünkü beynim bana sürekli “daha iyi olabilir” diyordu. Oysa gerçek şu ki, hiçbir burun yüzde yüz kusursuz olmuyor.
Doktora Tekrar Danışmak
Bir gün dayanamadım ve doktoruma tekrar gittim. Burnumu gösterdim, “sağ taraf biraz asimetrik değil mi?” diye sordum. Doktor dikkatlice baktı, “bu çok küçük bir şey, seni rahatsız ediyorsa revizyon yapılabilir ama tıbbi olarak gerek yok” dedi. Yani revizyon seçeneğini masaya koydu ama gerekli olmadığını da belirtti. Bu cümle kafamı karıştırdı. Çünkü doktor bana özgürlük tanımıştı. “İstersen olabilirsin” demek, bana sorumluluk yüklemişti.
Çevreden Gelen Tepkiler
Bu fikri aileme açtığımda annem hemen karşı çıktı: “Bir kere yeter, ikinciye gerek yok.” Babam daha sertti: “İlkinde korkudan ölüyorduk, ikincisini hayatta kabul etmem.” Arkadaşlarım da aynı şekildeydi, “ne gerek var, çok güzel olmuşsun” dediler. Yani herkes bana “dur” diyordu. Ama ben yine de içimdeki sesle savaşıyordum. Çünkü insanın aynada gördüğü şey bazen başkasının söylediğinden daha güçlü geliyor.
Revizyon Korkusu
Bir yandan revizyon fikri cazip geliyordu, diğer yandan çok korkutucuydu. Çünkü ikinci ameliyatın daha riskli olduğunu biliyordum. Dokular incelmişti, sonuç garanti değildi. Forumlarda “ikinci ameliyat ilkinden daha zor” diye yazıyordu. Bu yüzden büyük bir ikilem içindeydim. Günlerce düşünüyor, karar veremiyordum. Bazen “tamam, olacağım” diyordum, ertesi gün “yok, gerek yok” diyordum. Bu gelgitler beni çok yordu.
13. Parçanın Özeti
Bir yılın sonunda burnum oturmuştu, güzel görünüyordu, nefes alışım düzelmişti. Ama ufak tefek kusurlara takılarak ikinci ameliyat fikrine kapıldım. Arkadaşlarım, ailem ve abim gerek olmadığını söylese de kafamda “ya daha güzel olursa?” sorusu dönüp duruyordu. Doktorum da gerek olmadığını ama istersem yapılabileceğini söyledi. Bu da kararsızlığımı artırdı. Bir sonraki bölümde, ikinci ameliyat kararını nasıl verdiğimi, bu süreçte neler yaşadığımı ve ikinci operasyon için hazırlık aşamalarını anlatacağım.
Burun Estetiği Hikâyem – İkinci Ameliyat Kararı
İlk ameliyatın üzerinden bir yıl geçmişti. Burnum oturmuştu, çevremden bol bol olumlu yorum alıyordum, doktorum “revizyonluk bir durum yok” demişti. Ama işte insanın içindeki ses bazen susmuyor. Benim de öyleydi. Aynada gördüğüm küçük detaylar kafamı kurcalamaya devam etti. Günlerce, haftalarca düşündüm. Bazen “gerek yok, çok güzel” dedim, bazen de “hayır, daha iyi olabilir” dedim. Bu gelgitlerin sonunda ikinci ameliyat fikri iyice kafama yerleşti. Artık karar verme zamanı gelmişti.
Kararsızlık Günleri
İkinci ameliyat kararı öyle kolay verilmedi. Günlerce forumlarda revizyon hikâyelerini okudum. Kimisi “iyi ki oldum” diyor, kimisi “keşke bulaşmasaydım” diye yazıyordu. Bu yorumlar kafamı daha da karıştırıyordu. Bir gece yatağa uzandım, elimle burnumu yokladım. İçimden “evet, çok güzel olmuş ama şurası daha düzgün olsa harika olurdu” dedim. O an anladım ki ben bu düşünceden kurtulamayacağım. Çünkü insanın gözü bir kez kusura takıldı mı, onu görmezden gelmek çok zor oluyor.
Korkularım
İkinci ameliyat fikri cazip gelse de çok korkutucuydu. Çünkü herkes biliyordu ki ikinci ameliyat daha riskliydi. İlk ameliyatta kemik, kıkırdak, deri zaten şekillendirilmişti. Revizyonda doktorun eli daha kısıtlıydı. Sonucun garanti olmadığını forumlarda defalarca okudum. “İkinci ameliyatım ilkinden çok daha zor geçti” diyenler vardı. Bu yüzden içimde büyük bir korku vardı. Ya sonuç kötü olursa? Ya ilkinden daha kötü bir burunla kalırsam? Bu düşünceler uykularımı kaçırıyordu.
Ailemle Konuşmalar
Bir gün anneme açıldım: “Anne, belki ikinci kez olabilirim.” Gözleri büyüdü: “Yapma, bir kere yetmedi mi? İlkinde neler yaşadığını unuttun mu?” dedi. Babam çok daha sertti: “Buna izin vermem. Sen kendi kendine eziyet ediyorsun.” Abim de karşı çıktı: “Kardeşim, burnun çok güzel olmuş. Sakın ikinciyi düşünme. Değmez.” Yani ailemin tamamı bana “hayır” diyordu. Ama bu da beni ikna etmiyordu. Çünkü onların söyledikleri mantıklıydı ama benim hislerim daha baskındı.
Arkadaş Tepkileri
Arkadaşlarıma söylediğimde çoğu aynı tepkiyi verdi: “Aklını mı kaçırdın, çok güzel olmuşsun.” Birkaç kişi “senin takıntın, biz hiçbir şey görmüyoruz” dedi. Ama içimdeki huzursuzluğu anlamıyorlardı. Onlara göre kusursuzdu ama bana göre değildi. Bu da gösteriyor ki Burun Estetiği aslında büyük ölçüde kişinin kendi psikolojisiyle alakalı. Çevre ne derse desin, önemli olan sizin ne hissettiğiniz.
Doktora Tekrar Gitmek
Kararsızlığım bitmeyince tekrar doktoruma gittim. Burnumu gösterdim, “şurada küçük bir asimetri var, beni rahatsız ediyor” dedim. Doktor dikkatle baktı ve “çok küçük bir şey, ama seni rahatsız ediyorsa düzeltilebilir” dedi. Bu cümle benim için dönüm noktası oldu. Çünkü doktorum bana kapıyı aralamıştı. Eğer “hayır, gerek yok” deseydi belki vazgeçerdim. Ama “istersen yapılabilir” demesi beni iyice ikna etti. O an karar verdim: ikinci ameliyat olacaktım.
Hazırlık Aşaması
Karar verdikten sonra hazırlıklara başladım. Öncelikle tekrar kan tahlilleri yaptırmam gerekiyordu. İlk ameliyatta yaptığım süreçlerin aynısı yeniden başladı. Doktorla tarih belirledik. Anneme söylediğimde gözleri doldu: “Kendine bunu neden yapıyorsun?” dedi. Ama kararımı vermiştim. Çünkü içimdeki huzursuzlukla yaşamaktansa ikinci kez risk almayı tercih ettim. Abim bana kızdı ama yine de destek oldu: “Ben olsaydım olmazdım ama sen istiyorsan yanındayım” dedi. Bu destek benim için çok değerliydi.
Forumlarda Revizyon Tavsiyeleri
- “İkinci ameliyatı düşünüyorsanız çok iyi bir doktor seçin, bu iş şansa bırakılmaz.”
- “Revizyon daha sabır isteyen bir süreçtir, ilkinden daha uzun sürebilir.”
- “Psikolojinizi sağlam tutun, çünkü ikinci ameliyat sizi daha çok zorlayabilir.”
Bu tavsiyeleri okudukça hazırlıklı olmam gerektiğini anladım. İlk ameliyatın nasıl geçtiğini bildiğim için ikinciye daha bilinçli gidiyordum. Ama aynı zamanda daha büyük korkularım vardı. Çünkü ilkinde ne yaşayacağımı bilmiyordum, şimdi biliyordum.
Psikolojik Hazırlık
İkinci ameliyat öncesi en çok yaptığım şey kendimi psikolojik olarak hazırlamaktı. Kendime “sonuç kötü de olabilir, hazır olmalısın” dedim. Çünkü beklentiyi yüksek tutmak en büyük hata olurdu. Bu kez daha temkinliydim. İlk ameliyatta çok hayal kurmuştum, sonra hayal kırıklığı yaşamıştım. Bu kez daha gerçekçi olmaya çalıştım. Ama içimde yine de büyük bir umut vardı: “Belki bu kez tam istediğim burun olacak.”
14. Parçanın Özeti
İkinci ameliyat kararı, ilkinden çok daha zor oldu. Çünkü hem korkularım vardı hem de çevremden büyük bir baskı vardı. Ama içimdeki huzursuzluk o kadar büyüktü ki sonunda kararımı verdim. Doktorumun “istersen yapılabilir” sözü beni ikna eden son nokta oldu. Hazırlıklara başladım, psikolojik olarak kendimi hazırladım. Artık ikinci Burun Estetiği macerası için yola çıkıyordum. Bir sonraki bölümde ikinci ameliyat günümü, hissettiklerimi ve ilk ameliyattan farklarını detaylıca anlatacağım.
Burun Estetiği Hikâyem – İkinci Ameliyat Günü
İlk ameliyatı yaşadıktan sonra ikinciye karar vermek çok daha zor olmuştu. Ama artık yolun geri dönüşü yoktu, gün belliydi. Sabah erkenden yine aynı heyecanla hastaneye gittim. İlk ameliyatta yaşadığım her şey aklımdaydı: damar yolu açılması, narkoz öncesi korkular, uyanış anı… Hepsi bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti. Ama bu kez farklıydı. Çünkü artık neyle karşılaşacağımı biliyordum. Birinci ameliyatta bilinmezlik korkusu vardı, ikinci ameliyatta ise “ya sonuç kötü olursa” korkusu.
Hastaneye Gidiş
Sabah 7’de hastaneye vardık. Annem bu kez daha tedirgindi, “bir kere yaşadık, ikincisi bana ağır geliyor” diyordu. Babam pek konuşmadı, sadece “Allah yardımcın olsun” dedi. Abim ise bu kez hasta yakını rolündeydi, sürekli moral vermeye çalıştı. Odaya çıktığımızda bana yine o yeşil ameliyat kıyafetini verdiler. Üzerime giydiğimde bir an deja-vu yaşadım. Bir yıl önce aynı kıyafetle aynı yatakta yatıyordum. İçimden “demek ki bu iş bana nasipmiş” dedim.
Damar Yolu ve Hazırlık
Hemşire geldi, damar yolumu açtı. Serum bağlandı. İlk ameliyatımda çok heyecanlıydım, bu kez daha kontrollüydüm. Ama yine de kalbim deli gibi atıyordu. Çünkü artık neyin nasıl olduğunu biliyordum. O yüzden gözümün önüne tamponlar, morluklar, şişlikler geliyordu. Hemşire “bu sefer daha kolay olacak” dedi ama ben kendimi ikna etmekte zorlanıyordum. Çünkü ikinci ameliyatın riskli olduğunu biliyordum.
Ameliyathaneye İniş
Yatağımla ameliyathane katına indirildim. O beyaz koridorlardan geçerken yine aynı tavan ışıkları gözümün önünden akıp gitti. İlk ameliyatımda bu sahne beni çok korkutmuştu, şimdi daha sakin karşılıyordum. Ama içimde farklı bir korku vardı: “Ya bu sefer istediğim gibi olmazsa? Ya ilkinden daha kötü olursa?” Bu düşünceler beynimi kemiriyordu. Kapıdan içeri girince derin bir nefes aldım, “hadi bakalım, ikinci perde başlıyor” dedim içimden.
Narkoz Öncesi
Ameliyat masasına yatırıldım. Anestezi uzmanı yanıma geldi, “daha önce yaşadınız, biliyorsunuz, hiç korkmayın” dedi. Ben gülerek “korkmasam olmaz, bu işin raconu bu” dedim. Hepimiz güldük. Damar yoluma ilaç verdiler, gözlerim ağırlaşmaya başladı. İlk ameliyatta çok paniklemiştim, bu kez daha sakin uykuya daldım. Son hatırladığım şey yine doktorun “derin nefes al” demesiydi.
Uyanış Anı
Bir süre sonra kendime geldim. Gözlerimi açtığımda yine bulanık bir görüntü vardı. Burnumda tamponlar hissediliyordu. Ama bu kez daha hazırlıklıydım. İlkinde çok paniklemiştim, bu defa “tamam, normal” dedim. Hemşire başımda “ameliyat çok güzel geçti” dedi. İçim biraz rahatladı. Ama burnumda yine o baskı, boğazımda kuruluk vardı. Nefes alamamak ikinci defa da aynı şekilde zordu. Ama bu kez biliyordum ki birkaç gün içinde tamponlar çıkacak ve rahatlayacağım.
İlk Ameliyatla Kıyaslama
İkinci ameliyatın hemen sonrası ilkine çok benziyordu. Yüzümde şişlik başladı, burnum tıkalıydı, ağız kuruluğu vardı. Ama bu kez farklı bir şey vardı: panik yapmıyordum. Çünkü her şeyin geçici olduğunu biliyordum. İlkinde en ufak şişlikte bile “ya böyle kalırsa” diye korkmuştum. Bu kez kendime “merak etme, bunlar normal” diyebiliyordum. Bu da süreci biraz daha kolay hale getirdi.
Ailenin Tepkisi
Uyanıp odaya çıktığımda annem gözlerime baktı, ağlıyordu. “Neden kendine bunu yaptın?” dedi. Onu o halde görmek beni çok üzdü. Ama kararımı çoktan vermiştim. Abim ise “iyi ki olmuşsun, artık rahat edeceksin” dedi. Yani ailemin içinde bile iki farklı bakış açısı vardı. Ama ben bu sefer başkalarının değil, kendi iç sesimin peşinden gitmiştim.
İlk Günün Akşamı
İlk gün akşamına doğru yüzümde şişlik iyice artmıştı. Ama bu kez moralim daha yüksekti. Çünkü ilk ameliyatın nasıl geçtiğini biliyordum, artık sürpriz yoktu. O gece zor geçti, ağzımdan nefes almak yine çok yordu. Ama kendime sürekli “birkaç gün sonra tampon çıkacak, sonra nefes alacaksın” diyordum. Bu düşünce bana güç veriyordu.
15. Parçanın Özeti
İkinci ameliyat günü, ilkinden daha farklı bir psikolojiyle geçti. Bu kez bilinmezlik korkusu yoktu ama sonuç korkusu vardı. Hastane süreci, narkoz, uyanış anı ilkine çok benziyordu. Ama ben daha hazırlıklıydım, panik yapmıyordum. Ailem yine endişeliydi ama ben kararımın arkasındaydım. Artık ikinci estetik yolculuğum başlamıştı. Bir sonraki bölümde, ikinci ameliyat sonrası ilk üç günü, şişlikleri, morlukları ve psikolojik gelgitleri paylaşacağım.
Burun Estetiği Hikâyem – İkinci Ameliyat Sonrası İlk Üç Gün
İkinci ameliyatın ilk günü nispeten sakin geçmişti. Ama asıl mesele her zaman olduğu gibi ikinci ve üçüncü günlerde başladı. Çünkü herkes bilir ki burun estetiğinde en zor günler bunlardır. Ben bunu ilk ameliyatımda çok net yaşamıştım. O yüzden ikinci ameliyata girerken en büyük korkum yine o şişlik ve morluk günleriydi. Ama bu kez tecrübem vardı. Peki ikinci ameliyat ilkine göre nasıldı? İşte size üç gün boyunca yaşadıklarımın detayı.
İlk Gün: Tanıdık Zorluklar
Ameliyattan çıktığımda burnumda tamponlar, yüzümde baskı vardı. İlk ameliyatımda panik yapmıştım, bu kez kendimi hazırlamıştım. Yine ağızdan nefes almak zorundaydım ve boğazım kuruyordu. Ama bu defa cebimde dudak nemlendiricim, başucumda suyum vardı. Yani önceden yaşadığım zorluklara karşı tedbirliydim. O gece yine zor geçti ama “bunu daha önce yaşadım, geçiyor” diyerek kendime moral verdim.
İkinci Gün: Şişliklerin Başlaması
İkinci gün aynaya baktığımda göz altlarımda morlukların oluşmaya başladığını gördüm. Şişlik de artmıştı. İlk ameliyatımda bu görüntüyü gördüğümde depresyona girmiştim. Ama ikinci ameliyatta daha rahattım. Çünkü bunun normal olduğunu biliyordum. Yine de insanın aynada tanınmaz hale gelmesi kolay bir şey değil. Abime görüntümü attım, o da güldü: “Kardeşim, déjà vu yaşıyorum. Bir yıl önce aynıydık.” Haklıydı. İkinci ameliyat da ilkinde olduğu gibi yüzümü tanınmaz hale getirmişti.
Üçüncü Gün: Kabusun Zirvesi (Tekrar)
Üçüncü gün geldiğinde yüzüm balon gibi şişmişti. Göz kapaklarım neredeyse kapanıyordu. İlk ameliyatımda olduğu gibi yine “ya böyle kalırsa” korkusu sardı içimi. Ama hemen kendime geldim: “Bunu biliyorsun, geçiyor.” Gerçekten de geçiyordu. Buz uygulaması yapmaya devam ettim, doktorun verdiği ilaçları aksatmadım. Yine de üçüncü günün zorluğunu ikinci defa yaşamak ayrı bir sınav gibiydi. Çünkü artık tecrübeliydim ama acının kendisi değişmiyordu.
İlk Ameliyatla Kıyaslama
İkinci ameliyatın ilk üç günü ile ilk ameliyatın ilk üç günü arasında çok büyük fark yoktu. Yine şişlik, yine morluk, yine nefes alamama… Tek fark bendim. Bu kez daha hazırlıklıydım, daha sakin karşıladım. İlkinde paniklemiştim, ikincisinde “bunlar geçecek” diyerek kendimi rahatlattım. Yani süreç aynıydı ama psikolojim farklıydı. Bu da büyük avantajdı. Çünkü ikinci kez aynı zorluğu yaşamak, insanı daha güçlü kılıyordu.
Forumlarda Revizyon Yorumları
- “Revizyonda ilk üç gün yine çok zordu ama tecrübeli olduğum için daha rahat atlattım.”
- “İkinci ameliyatımda morluk daha az oldu, şişlik aynıydı.”
- “Revizyon da ilk ameliyat kadar zor, ama psikolojik olarak daha kontrollü oluyorsun.”
Bu yorumları okumak bana iyi geldi. Çünkü ben de aynı şeyleri yaşamıştım. Demek ki revizyon süreci gerçekten ilkine çok benziyordu.
Ailemin Tepkisi
İlk üç gün boyunca annem sürekli başımdaydı. Bana buz yaptı, çorba içirdi, moral verdi. Ama gözlerindeki endişeyi saklayamıyordu. “Bir kere yetmedi mi?” diye söyleniyordu. Babam bu defa daha sessizdi, “geçecek, sabret” diyordu. Abim ise sürekli şakalaşıyordu: “Kardeşim, biz bu filmi daha önce izledik, spoiler vereyim: sonu güzel bitiyor.” Bu espri moralimi yükseltti. Çünkü gerçekten bu bir déjà vu gibiydi.
Psikolojik Gelgitler
İlk üç gün boyunca yine moral dalgalanmaları yaşadım. Bir an “neden ikinci kez oldum” dedim, ertesi an “iyi ki olmuşum” dedim. Yani aynı süreç ikinci defa da tekrar etti. Ama bu kez moral bozuklukları daha kısa sürdü. Çünkü ilkinde yaşadıklarımı hatırlıyordum. O zaman da çok zorlanmıştım ama sonra çok mutlu olmuştum. Bu hatıra bana güç verdi. “Bunu atlatırsam yine mutlu olacağım” diye düşündüm.
Üçüncü Günün Sonu
Üçüncü günün sonunda biraz daha toparlandım. Şişlikler zirveye ulaşmıştı ama artık gerilemeye başlayacaktı. Bunu bildiğim için içim rahatladı. Kendime aynada baktım, yine tanınmaz bir yüz vardı ama içimden gülümseyebildim. Çünkü bu filmi daha önce izlemiştim ve sonunun iyi biteceğini biliyordum.
16. Parçanın Özeti
İkinci ameliyatın ilk üç günü, tıpkı ilk ameliyatınki gibi çok zordu. Yine şişlik, morluk, tampon ve nefes alamama vardı. Ama bu kez ben daha tecrübeliydim, daha hazırlıklıydım. Psikolojik olarak kendimi güçlü tuttum. Ailem ve abim yine yanımdaydı, bana destek oldular. İlk üç gün bu işin en zor kısmıydı, ama artık önümüzdeki günler biraz daha kolay olacaktı. Bir sonraki bölümde tamponların çıkarıldığı günü, ikinci kez yaşadığım o korkulu ama bir o kadar da rahatlatıcı anı anlatacağım.
Burun Estetiği Hikâyem – İkinci Ameliyat Sonrası Tampon Çıkarma
İlk ameliyatımda en çok korktuğum şey tampon çıkarma anıydı. Günlerce uykularım kaçmış, forumlarda saatlerce tampon çıkarma yorumlarını okumuştum. Çoğu kişi “bayıldım” demişti, bazıları “hiç acımıyor” yazmıştı. Sonunda o günü yaşamıştım ve düşündüğüm kadar kötü olmadığını görmüştüm. Ama şimdi ikinci ameliyatımda yine aynı noktaya gelmiştim. İlk deneyimime rağmen yine de içimde büyük bir korku vardı. Çünkü insan bildiğini bile ikinci kez yaşarken yine aynı heyecanı taşıyor.
Hazırlık
Ameliyatın üzerinden dört gün geçmişti. Doktorum tamponları çıkarma vaktinin geldiğini söyledi. Sabah erkenden kliniğe gittik. Annem yanımdaydı, endişeli gözlerle bana bakıyordu. Abim ise sakin bir şekilde “ilkinde korkmuştun, bak o kadar kötü çıkmadı, bu sefer de aynı olacak” dedi. Ama kalbim deli gibi atıyordu. Çünkü tampon hissi gerçekten çok rahatsız ediciydi. Burnumun içinde kocaman bir şey varmış gibi hissediyordum. Bir an önce çıksın istiyordum ama aynı zamanda o anı yaşamaktan da korkuyordum.
Doktorun Rahat Tavrı
Odaya girdim, doktor gülerek “merak etme, bir dakikada bitecek” dedi. İlk ameliyatta da böyle söylemişti, haklı çıkmıştı. Ama yine de insanın içi rahat etmiyor. Koltuğa oturdum, başımı geriye yasladım. Hemşire yanımda, pamuklar hazır. Doktor “derin nefes al” dedi. Gözlerimi kapattım, ellerimi sıkıca koltuğa yapıştırdım. İçimden dua ediyordum.
O An
Doktor aleti burnuma soktu, hafif bir baskı hissettim. Sonra bir anda içimden solucan çekiliyormuş gibi bir his oldu. O saniye tuhaf, çok garip bir his… Ne acı ne ağrı ama insanı titreten bir duygu. Birkaç saniye sürdü ve bitti. Tampon burnumdan çıktı. O an burnumdan ilk kez hava geçtiğini hissettim. Ciğerlerime dolan oksijenle gözlerim yaşardı. O rahatlamayı tarif etmem mümkün değil. Sanki yeniden doğmuş gibiydim.
İlkine Göre Farklar
İlk ameliyatımda tampon çıkarılırken çok korkmuştum ama düşündüğüm kadar kötü çıkmamıştı. İkinci ameliyatımda ise daha sakindim ama his daha farklıydı. Çünkü burnumun içi daha önce ameliyat gördüğü için biraz daha hassastı. Çok kısa süreli bir yanma hissettim. Ama yine de dayanılmaz değildi. Hatta ilkine göre daha kolay geçti diyebilirim. Çünkü neyle karşılaşacağımı biliyordum. Yani psikolojik hazırlık çok şey değiştiriyor.
Abimin Yorumu
Odaya çıktığımda abim beni bekliyordu. “Nasıl geçti?” diye sordu. Ben de gülerek “yine aynı his, ama bu sefer daha kolay” dedim. Abim güldü: “Sana demiştim, korkacak bir şey yok.” O an fark ettim ki gerçekten ikinci ameliyatın en büyük avantajı tecrübe. İlkinde bilinmezlik korkutuyor, ikincisinde bildiğin için daha rahat oluyorsun.
Forumlarda Okuduklarım
- “Revizyon ameliyatında tampon çıkarma ilkine göre daha kolay geçti.”
- “İkinci ameliyatta burnum daha hassastı, biraz daha yandı ama yine de korktuğum kadar değildi.”
- “Her iki ameliyatımda da tampon çıkarma sonrası nefes almak hayatımın en güzel anı oldu.”
Bu yorumları okumuştum, birebir bana da uydu. Demek ki çoğu kişi aynı şeyi yaşıyordu. Tampon çıkarma korkutucu görünüyordu ama aslında en büyük rahatlamayı getiren an buydu.
İlk Nefesin Keyfi
Tamponlar çıktıktan sonra derin bir nefes aldım. O an burnumdan gelen hava ciğerlerime dolarken içimden “iyi ki ikinciyi olmuşum” dedim. Çünkü ilk ameliyatımdan sonra da aynı duyguyu yaşamıştım, şimdi ikinci kez yaşamak tarifsizdi. İnsan burnunun kıymetini bu süreçlerde anlıyor. Çünkü normalde nefes almak çok sıradan geliyor, ama burnun tıkalı olunca ne kadar değerli olduğunu fark ediyorsun. O ilk nefes, bütün korkuları silip atıyor.
Ailenin Tepkisi
Tamponlar çıkınca anneme sarıldım. “Geçti Anne” dedim. O da gülerek “çok şükür” dedi. Babam bu defa “tamam, yeter artık, bir daha yok” dedi. Hepimiz güldük. Abim “sen üçüncüye de göz kırpıyorsun gibi” dedi. Ben de “yok yok, iki bana yetti” dedim. O an ailecek büyük bir rahatlama yaşadık. Çünkü aslında sadece ben değil, onlar da bu sürecin yükünü taşıyordu.
Psikolojik Etki
Tamponların çıkmasıyla birlikte psikolojik olarak da çok rahatladım. Çünkü artık burnumun tıkalı hali sona ermişti. Nefes almak, konuşmak, yemek yemek çok daha kolay hale geldi. Aynaya baktığımda yüzüm hâlâ şişti ama en azından burnumun içi rahatlamıştı. Bu da moralimi yükseltti. O an anladım ki burun estetiğinde küçük adımlar bile büyük mutluluk getiriyor.
17. Parçanın Özeti
İkinci ameliyat sonrası tampon çıkarma günü benim için yine büyük bir dönüm noktası oldu. İlkinde olduğu gibi korkuyla bekledim ama düşündüğümden çok daha kolay geçti. Bu kez tecrübeli olduğum için daha sakindim. Tamponların çıkışı birkaç saniyelik tuhaf bir histi ama ardından gelen rahatlık tarifsizdi. İlk nefes anı bütün korkuları unutturdu. Ailem de ben de büyük bir huzur yaşadık. Bir sonraki bölümde ikinci ameliyat sonrası ilk haftayı, bandajların çıkışını ve yeni burnumla ikinci kez yüzleşme anımı anlatacağım.
Burun Estetiği Hikâyem – İkinci Ameliyat Sonrası İlk Hafta
İkinci ameliyatın üzerinden bir hafta geçmişti. İlk üç günün o zorlu şişlik ve morlukları biraz gerilemişti ama yüzüm hâlâ tanınmayacak haldeydi. Tamponlar çıkmıştı, nefes alabiliyordum, bu büyük bir rahatlamaydı. Fakat asıl heyecan verici an bandajların çıkarılacağı gündü. Çünkü bir hafta boyunca burnumu hiç görmemiştim. İlk ameliyatımdan bildiğim gibi, o gün insan hayatının en heyecanlı ama en tedirgin edici anlarından biriydi. Çünkü ayna karşısında bambaşka bir yüzle karşılaşmak kolay değil. Hele ki bu ikinci kez başına geliyorsa, duygular daha da karmaşık oluyor.
Bir Haftalık Bekleyiş
İlk hafta boyunca günler yavaş ilerliyordu. Sabahları şiş kalkıyor, akşama doğru biraz iniyordu. Annem sürekli başımdaydı, buz yapıyordu, yediklerime dikkat etmemi sağlıyordu. İlk ameliyatımda olduğu gibi yine “çok tuzlu yeme, şişliği artırır” diyordu. Ben de elimden geldiğince dikkat ettim. Abim her gün bana moral vermeye çalıştı: “Sabret, bir hafta sonra göreceksin, çok güzel olacak.” Ama ben hem umutlu hem de tedirgindim. Çünkü ikinci ameliyat daha riskliydi ve içimde “ya istediğim gibi olmazsa” korkusu vardı.
Doktorun Yanına Gidiş
Bandaj çıkarma günü sabah erkenden kliniğe gittim. İlk ameliyatımda yaşadığım heyecan yine vardı ama bu kez daha farklıydı. Çünkü ilkinde “yeni burnum nasıl olacak” merakı vardı, ikincisinde ise “ilkinden daha iyi olmuş mu” sorusu vardı. Yani beklentim çok daha yüksekti. Koridorda otururken kalbim deli gibi çarpıyordu. Annem elimi tuttu, “korkma” dedi. Abim gülerek “şimdi yüzün açılacak, hazır ol” diye takıldı.
Bandajların Çıkışı
Odaya girdim, doktor makasla bandajları tek tek kesti. O bantların cildimden ayrılırken çıkardığı o yapışkan sesi duymak bile heyecanımı artırdı. Burnumun üzerindeki plastik ateli çıkardığında hafif bir serinlik hissettim. Sonra burnum tamamen ortaya çıktı. Doktor gülerek “tamam, artık aynaya bakabilirsin” dedi. Kalbim küt küt atıyordu. Gözlerimi kapattım, derin bir nefes aldım ve aynaya baktım…
İlk Görüntü
İlk gördüğümde biraz donakaldım. Burnum küçülmüştü, daha simetrik görünüyordu ama hâlâ şişti. İlk ameliyatımdaki kadar domuz burunu gibi kalkık değildi, daha doğal bir görüntü vardı. Ama yine de o şişlik yüzünden gerçek sonucu görmek mümkün değildi. Bir an hayal kırıklığı yaşadım: “Acaba yine istediğim gibi olmayacak mı?” dedim içimden. Doktor hemen açıkladı: “Henüz çok yeni, 6 ay sabretmen gerekiyor.” O an biraz rahatladım ama yine de içimde hafif bir tedirginlik kaldı.
İlk Ameliyatla Kıyaslama
İlk ameliyatımda bandajlar çıkınca büyük bir şok yaşamıştım. Çünkü burnum çok şiş ve kalkık görünüyordu. İkinci ameliyatımda ise daha doğal bir görüntü vardı. Bu beni rahatlattı. Çünkü en azından ilk andan itibaren daha olumlu bir izlenim oluşmuştu. Ama yine de mükemmel değildi. O yüzden ilk ameliyata göre biraz daha umutluydum ama aynı zamanda daha sabırlı olmam gerektiğini biliyordum.
Abimin Tepkisi
Odaya çıktığımda abim beni görünce gülümsedi: “Kardeşim, bu sefer olmuş” dedi. Bu söz beni çok mutlu etti. Çünkü abim beni en iyi tanıyan insandı. Eğer o güzel diyorsa, gerçekten güzel demekti. Annem de “çok yakışmış, yüzün açılmış” dedi. Babam ise yine biraz mesafeliydi: “Bana aynı gibi geldi” dedi. Hepimiz güldük. Çünkü babam hiçbir zaman estetik işlerine sıcak bakmamıştı. Ama ben artık onun yorumunu çok umursamıyordum.
Forumlarda Okuduklarım
- “İkinci ameliyatımda bandaj çıkınca ilkinden daha iyi görünüyordu, moralim yükseldi.”
- “Revizyonda ilk anda daha doğal bir görüntüyle karşılaştım, bu beni rahatlattı.”
- “Her iki ameliyatta da ilk haftada hayal kırıklığı yaşadım ama sonra düzelmeye başladı.”
Bu yorumlar bana çok tanıdık geldi. Çünkü ben de aynı süreçten geçiyordum. İlk izlenim biraz umut vericiydi ama gerçek sonuç için zamana ihtiyaç vardı.
Psikolojik Etki
İkinci ameliyat sonrası bandajların çıkışı beni biraz daha rahatlatmıştı. Çünkü ilkine göre daha doğal bir görüntü vardı. Ama yine de sabırsızdım. Her gün aynaya bakıp “acaba daha iyi olacak mı?” diye soruyordum. Psikolojik olarak hala gelgitler yaşıyordum. Bir gün çok mutlu oluyordum, ertesi gün yine tedirgin oluyordum. Ama artık sürecin uzun olduğunu bildiğim için kendimi sakinleştirmeyi öğrenmiştim.
18. Parçanın Özeti
İkinci ameliyat sonrası ilk hafta, bandajların çıkışıyla birlikte yeni burnumu ikinci kez görme fırsatı buldum. İlkine göre daha doğal bir görüntü vardı, bu da beni rahatlattı. Ama şişlikler hâlâ yoğundu ve gerçek sonucu görmek için aylarca beklemek gerekiyordu. Ailem ve abim olumlu yorumlar yaptı, bu da moralimi yükseltti. Psikolojik olarak hala sabırsızdım ama bu kez tecrübeliydim. Bir sonraki bölümde, ikinci ameliyat sonrası ikinci hafta ve birinci aya kadar yaşadıklarımı, sosyal hayata dönüşümü ve çevremden gelen ilk yorumları anlatacağım.
Burun Estetiği Hikâyem – İkinci Ameliyat Sonrası 2. Hafta ve İlk Ay
Bandajların çıkmasının üzerinden birkaç gün geçmişti. Burnum artık açıkta, şişliklerim biraz daha azalmıştı. Ama yüzüm hâlâ toparlanmamıştı. İkinci ameliyatın ikinci haftası başlamıştı ve hayat yavaş yavaş normale dönmeye başlıyordu. İlk ameliyatımda bu dönemi büyük bir şaşkınlık ve pişmanlıkla geçirmiştim. İkinci ameliyatımda ise tecrübe sayesinde biraz daha sakindim ama yine de kafamın içinde sürekli sorular vardı: “Acaba bu kez tam istediğim gibi olacak mı?”
İkinci Hafta: Yüzleşme Zamanı
İkinci haftada ödemler biraz inmeye başladı. Özellikle göz çevremdeki şişlikler azaldı. Aynaya baktığımda artık daha tanınır bir yüz görüyordum. Ama burnumun ucu hâlâ şişti, yan profilden bakınca biraz kaba görünüyordu. Bu görüntü moralimi bozuyordu. Çünkü ikinci ameliyata girme sebebim buydu: daha ince, daha simetrik bir burun. Ama doktorun sözleri aklımdaydı: “En az 6 ay bekle.” Kendime bunu hatırlatıp sabretmeye çalışıyordum.
İşe ve Sosyal Hayata Dönüş
İkinci haftadan sonra işime dönmek zorundaydım. İlk gün ofise girdiğimde herkes dikkatlice baktı. İlk ameliyatımdan sonra olduğu gibi yine “farklı görünüyorsun” dediler. Bir arkadaşım “burnun biraz değişmiş ama çok doğal olmuş” dedi. Bu söz beni mutlu etti. Çünkü revizyon ameliyatımda en çok istediğim şey buydu: doğal görünmek. Ama yine de burnumun hâlâ şiş olduğunu biliyordum. O yüzden fazla yorum yapmadım, sadece gülümsedim.
Arkadaş Tepkileri
Arkadaşlarımla dışarı çıktığımda da benzer tepkiler aldım. Çoğu “çok doğal olmuş” dedi. Bir tanesi “hiç ameliyatlı gibi durmuyor” deyince içimden “işte bu!” dedim. Çünkü benim için en büyük başarı buydu. İnsanların burnuma estetik demeden sadece “güzel olmuş” demesi, bütün o acılara değiyordu. Ama birkaç kişi “hala şiş, biraz kaba duruyor” dedi. İşte o yorumlar moralimi bozdu. Çünkü insan olumsuz yoruma her zaman daha çok takılıyor.
Psikolojik Dalgalanmalar
İkinci haftadan birinci aya kadar olan süreç psikolojik olarak çok zor geçti. Bir gün aynaya bakıp “tam istediğim gibi olacak” diyordum, ertesi gün “keşke hiç ikinciye girmeseydim” diyordum. Bu gelgitler beni çok yordu. İlk ameliyatımda da aynı şeyleri yaşamıştım. Demek ki bu işin doğasında var. Çünkü ödemler yüzünden burnun gerçek halini göremiyorsun. Bu da hayal kırıklığı yaratıyor. Ama tecrübem sayesinde kendimi daha hızlı toparlıyordum.
Forumlarda Revizyon Süreci Yorumları
- “Revizyonda ilk ay çok sabır gerektiriyor, burnun şiş ve kaba görünüyor.”
- “Ben ikinci ameliyatımda ilk ay çok depresyona girdim ama sonra toparlandı.”
- “İlk ay kimse burnunu beğenmez, ikinci ameliyatta da aynı.”
Bu yorumları okuduğumda yalnız olmadığımı fark ettim. Herkes aynı süreci yaşıyordu. Yani benim yaşadıklarım normaldi. Bu da bana moral oldu.
Ailenin Tepkisi
Bu süreçte en büyük destekçim yine annemdi. “Her geçen gün daha iyi oluyorsun” diyordu. Babam ise biraz mesafeliydi, “yine de çok uğraştırdın bizi” diyordu. Abim ise esprilerini eksik etmiyordu: “Kardeşim, sen seri üretime geçtin, üçüncüye de hazır ol” diyordu. Bu şakalar beni güldürüyordu ama aynı zamanda “umarım üçüncüye gerek kalmaz” diye düşünüyordum. Çünkü ikinci bile çok zordu.
Birinci Ayın Sonu
Birinci ayın sonunda burnum biraz daha şekillenmişti. Şişliklerin büyük kısmı inmişti ama hâlâ tam oturmamıştı. Aynaya baktığımda ilk haftaya göre çok daha doğal görünüyordu. Fotoğraf çekip eski halimle kıyasladım, büyük bir fark vardı. Bu fark moralimi yükseltti. Ama hâlâ “tam istediğim gibi oldu mu?” sorusu aklımdaydı. Doktor kontrolünde “gayet güzel gidiyor, sabırlı ol” dedi. Bu sözler bana güven verdi. Yani yolun başında olmama rağmen doğru yolda olduğumu hissettim.
Psikolojimdeki Fark
İlk ameliyatımın birinci ayında yaşadığım pişmanlık bu kez daha azdı. Çünkü bu defa tecrübem vardı. İlkinde “yanlış mı yaptım” diye çok düşünmüştüm, ikincisinde daha sabırlıydım. Ama yine de moral dalgalanmaları tamamen bitmemişti. Çünkü burun estetiğinde en büyük düşman sabırsızlık. Her gün aynaya bakınca insan kendini kandırıyor, “hala şiş, hala kaba” diye düşünüyor. Ama aslında süreç gayet normal ilerliyordu.
Bir sonraki yazımda paylaşacaklarım
İkinci ameliyat sonrası ikinci hafta ve birinci ay, sabır gerektiren bir dönem oldu. Sosyal hayata dönüş yaptım, çevremden genelde olumlu yorumlar aldım ama yine de olumsuz sözlere takıldım. Ödemler yavaş yavaş indi, burnum daha doğal görünmeye başladı. Psikolojik olarak iniş çıkışlar yaşadım ama ilk ameliyata göre daha hazırlıklıydım. Birinci ayın sonunda moralim yüksekti çünkü doğru yolda olduğumu hissettim. Bir sonraki bölümde, ikinci ameliyatın ikinci ve üçüncü aylarını, fotoğraf karşılaştırmalarını, çevre tepkilerini ve kendi içimdeki değişimi anlatacağım.
Burun Estetiği Hikâyem – İkinci Ameliyat Sonrası 2. ve 3. Ay
İkinci ameliyatın üzerinden iki ay geçmişti. İlk ayı atlatmıştım, şişliklerin büyük kısmı inmişti ama hâlâ istediğim gibi bir görüntü yoktu. İkinci ayda burnum biraz daha oturmaya başladı. Ama yine de sabırlı olmam gerektiğini biliyordum. Çünkü ilk ameliyatımdan deneyimim vardı: asıl sonuçlar üçüncü aydan sonra belli olmaya başlıyordu. Bu yüzden ikinci ve üçüncü ay benim için hem sabır hem de aynayla yüzleşme ayları oldu.
İkinci Ay: Fotoğraf Karşılaştırmaları
İkinci ayda en çok yaptığım şey fotoğraf çekmekti. Sabah kalkınca, işe giderken, arkadaşlarımla buluştuğumda… Sürekli burnumu farklı açılardan çekip eski fotoğraflarımla karşılaştırıyordum. Bazen “çok iyi olmuş” diyordum, bazen de “hala kaba duruyor” diye üzülüyordum. Bu karşılaştırmalar beni hem mutlu ediyor hem de yoruyordu. Çünkü insan eski halini unutuyor, yeni halini ise sürekli eleştiriyor. Ama objektif olarak bakınca büyük bir fark vardı.
Çevre Yorumları
İkinci ayda çevremden daha fazla yorum almaya başladım. İlk ameliyatımda bu dönemde hâlâ şiş olduğum için çok olumsuz yorum almıştım. Bu kez farklıydı. Çoğu insan “çok doğal olmuş, hiç ameliyatlı gibi durmuyor” dedi. Hatta birkaç arkadaşım “bir şeyler değişmiş ama ne olduğunu anlayamadım” dedi. İşte bu benim için en büyük mutluluktu. Çünkü amacım buydu: doğal görünmek. Birkaç kişi “hala biraz şiş” dedi ama bu beni fazla etkilemedi. Çünkü zaten biliyordum.
Doktor Kontrolü
İkinci ay sonunda doktora kontrole gittim. Doktor burnumu inceledi, “gayet iyi gidiyor, simetrin düzgün, sadece biraz ödem var” dedi. Benim kafama takılan ufak asimetriyi sordum, “bunlar zamanla düzelir, panik yapma” dedi. İlk ameliyatımdan biliyordum ki doktorun bu sözleri doğru çıkıyordu. O yüzden içim biraz rahatladı. Ama yine de insan sabırsız oluyor, hemen son halini görmek istiyor.
Üçüncü Ay: Daha Doğal Görüntü
Üçüncü aya geldiğimde burnumun görüntüsü çok daha doğal hale geldi. Yan profilden bakınca artık kaba değil, daha ince duruyordu. Burnumun ucu biraz daha incelmişti, ödem azalmıştı. Bu görüntü beni mutlu etti. Çünkü ikinci ameliyatı olmamdaki en büyük sebep buydu: daha ince ve doğal bir burun. Aynaya baktığımda artık kendimi yabancı gibi hissetmiyordum. “Evet, bu benim burnum” diyebiliyordum. Bu da bana büyük bir özgüven kazandırdı.
Psikolojik Dalgalanmalar
İkinci ve üçüncü ay arasında psikolojim de değişti. İlk ayda çok iniş çıkış yaşamıştım, ikinci ayda biraz daha dengeliydim. Üçüncü ayda ise moralim daha yüksekti. Çünkü burnumun oturduğunu görüyordum. Ama yine de bazı günler kafama takıyordum. Mesela aynada burnumun ucunu fazla büyük görüyordum. Fotoğraf çekip büyütünce daha da gözüme batıyordu. Ama ertesi gün daha iyi görünüyor, moralim düzeliyordu. Yani bu süreç tamamen sabır ve psikolojiyle alakalıydı.
Forumlarda Revizyon Süreci
- “İkinci ameliyatımda 3. ayda çok mutlu olmaya başladım, burnum doğal görünüyordu.”
- “2. ayda hâlâ şişti, 3. ayda toparlandı, sabır en önemli şey.”
- “Revizyonda da süreç aynı, 6. aydan sonra gerçek sonucu görüyorsunuz.”
Bu yorumlar bana güç verdi. Çünkü gerçekten de yalnız olmadığımı görüyordum. Herkes aynı süreçten geçiyordu. Bu da bana moral oluyordu.
Abimle Sohbet
Bir gün abimle balkonda oturuyorduk. Bana baktı, “bu sefer çok iyi olmuş, ilkinden daha doğal” dedi. Ben de gülümsedim: “Seninki de gayet güzel ama benim içim daha rahat artık.” İkimiz de güldük. Çünkü bu süreçte beraber çok şey yaşamıştık. İkinci ameliyatı tek başıma olmuştum ama abim yine yanımdaydı. Onun desteği benim için çok değerliydi.
Özgüvenin Geri Gelişi
Üçüncü ayda hissettiğim en büyük şey özgüvenimdi. Artık fotoğraf çekerken yüzümü saklamıyordum. İnsanların gözüne bakarken daha rahattım. Sosyal medyada yeni fotoğraflar paylaştım, yorumlar çok güzeldi. “Çok değişmişsin, çok yakışmış” diyenler oldu. Bu yorumlar bana moral verdi. En önemlisi, ben artık aynada kendimi beğeniyordum. Çünkü yıllarca burnumdan rahatsız olmuş bir insan için bu çok büyük bir değişimdi.
Revize Burun Estetiği sonrası
İkinci ameliyat sonrası ikinci ve üçüncü ay, sabrın karşılığını almaya başladığım dönem oldu. Ödemler azaldı, burnum daha doğal görünmeye başladı. Çevremden güzel yorumlar aldım, özgüvenim geri geldi. Psikolojik dalgalanmalar devam etse de ilk aylara göre çok daha mutluydum. Bu süreçte fotoğraf karşılaştırmaları yaptım, eski halimle yeni halim arasındaki fark beni çok etkiledi. Bir sonraki bölümde, dördüncü ve beşinci ayda yaşadığım değişimleri, burun ucundaki ödemin inme sürecini ve çevremin tepkilerini paylaşacağım.
Burun Estetiği Hikâyem – İkinci Ameliyat Sonrası 4. ve 5. Ay
İkinci ameliyatımın üzerinden dört ay geçmişti. İlk aylardaki o inişli çıkışlı psikoloji artık yavaş yavaş yerini huzura bırakıyordu. Çünkü burnum her geçen gün daha da oturuyor, yüzümle uyumu artıyordu. İlk ameliyatımda dördüncü ve beşinci ayı çok zor geçirmiştim. Sürekli kusur arıyor, “keşke ikinciyi olsaydım” diye düşünüyordum. Şimdi ise tam tersi bir ruh halindeydim. Çünkü bu kez zaten ikinciyi olmuştum ve farkı net bir şekilde görüyordum. İşte bu aylar, “iyi ki tekrar olmuşum” dediğim dönem oldu.
Dördüncü Ay: Burun Ucuyla İmtihan
Dördüncü ayda burnumun ucundaki ödem azalmaya başladı. İlk üç ay boyunca burun ucum sert ve şiş görünüyordu. Bu da beni huzursuz ediyordu. Ama dördüncü ayda o sertlik yavaş yavaş yumuşamaya başladı. Aynaya baktığımda burnumun ucu daha ince, daha zarif görünüyordu. Bu görüntü moralimi çok yükseltti. Çünkü ikinci ameliyata girmemin en büyük sebebi buydu: daha ince bir burun ucu. Demek ki doğru yoldaydım.
Fotoğraf Karşılaştırmaları
Bu dönemde yine eski fotoğraflarımla yeni halimi karşılaştırmaya başladım. İlk ameliyatımdan sonraki dördüncü ay fotoğraflarımda burnumun ucu hâlâ şiş ve kaba görünüyordu. Şimdi ise çok daha doğal ve yüzümle uyumlu bir görüntü vardı. Bu karşılaştırmalar bana büyük moral verdi. Çünkü ikinci ameliyatın farkı bariz şekilde ortaya çıkıyordu. “İşte bu yüzden ikinciyi oldum” dedim kendi kendime.
Beşinci Ay: Özgüvenin Zirvesi
Beşinci aya geldiğimde burnum neredeyse tam oturmuş gibiydi. Hâlâ küçük ödemler vardı ama artık günlük hayatta fark edilmiyordu. İnsanların gözüne ameliyatlı gibi görünmüyordu. Bu da bana özgüven patlaması yaşattı. Toplantılarda daha rahat konuşuyordum, fotoğraflarda daha doğal poz veriyordum, sosyal medyada yeni fotoğraflar paylaşırken hiç tereddüt etmiyordum. Yani ikinci ameliyat sadece burnumu değil, hayatımı da düzeltmişti.
Çevreden Gelen Yorumlar
Dördüncü ve beşinci ayda çevremden aldığım yorumlar çok daha netti. İnsanlar artık “çok doğal olmuş” demeye başlamıştı. Bir arkadaşım “senin estetik yaptırdığını bilmesem asla anlamazdım” dedi. Bu benim için en güzel iltifattı. Çünkü amacım doğallıktı. Annem “çok yakıştı, yüzün açıldı” diyordu. Babam bile bu defa “tamam, bu olmuş” dedi. Babamdan bu sözleri duymak beni çok mutlu etti. Çünkü en başta en çok o karşı çıkmıştı.
Forumlarda Okuduklarım
- “Revizyon ameliyatımda 5. ayda burnum tam oturmaya başladı, çok mutluyum.”
- “Dördüncü ayda hâlâ şişlik vardı ama 5. ayda çok doğal oldu.”
- “İkinci ameliyatımı iyi ki yapmışım, farkı ancak aylar geçtikçe anladım.”
Bu yorumlar benim yaşadıklarımla birebir örtüşüyordu. Demek ki yalnız değildim. Çoğu kişi revizyonun dördüncü ve beşinci aylarında aynı şeyleri yaşıyordu. Bu da bana moral veriyordu.
Psikolojik Farklılık
İlk ameliyatımda dördüncü ve beşinci ayda çok mutsuzdum. Çünkü burnum hâlâ kaba görünüyordu ve çevremden olumsuz yorumlar alıyordum. Bu yüzden “keşke ikinciyi olsaydım” diyordum. Şimdi ikinciyi olmuştum ve o mutsuzluğun yerini mutluluk almıştı. Aynaya baktığımda yüzümde huzur vardı. Artık kusur aramıyordum, güzelliği görüyordum. Bu da psikolojimi çok değiştirdi. Demek ki gerçekten doğru bir karar vermiştim.
Abimle Diyalog
Bir akşam abimle oturuyorduk. Bana baktı ve “kardeşim, senin ikinci ameliyatın çok fark yaratmış” dedi. Ben de gülerek “sen ilkinde yeterince iyi olmuşsun” dedim. O da “ama seninki daha zarif olmuş” dedi. İkimiz de gülmeye başladık. Aslında bu konuşmalar bana çok şey katıyordu. Çünkü abim benim gibi bu süreci yaşamıştı. Onun yorumu benim için herhangi birinden daha değerliydi.
“İyi Ki Oldum” Duygusu
Beşinci ayda artık kesin olarak “iyi ki ikinci kez oldum” diyebiliyordum. İlk aylarda bu sorunun cevabını verememiştim. Gelgitler yaşıyordum, bazen pişman oluyordum. Ama beşinci ayda burnumun geldiği noktayı görünce bütün tereddütlerim bitti. Çünkü gerçekten istediğim gibi bir görüntüye kavuşmuştum. Artık üçüncü bir ameliyatı aklımdan bile geçirmiyordum. İkinci ameliyat bana yetmişti.
ikinci ameliyat sonrası
İkinci ameliyat sonrası dördüncü ve beşinci ay, sabrın meyvelerini aldığım dönem oldu. Burnumun ucu inceldi, yüzümle uyum arttı, çevremden olumlu yorumlar geldi. İlk ameliyatımda bu aylarda yaşadığım pişmanlıkların yerini bu kez mutluluk aldı. Özgüvenim arttı, sosyal hayatım daha da güzelleşti. En önemlisi, içimdeki huzursuzluk bitti ve “iyi ki tekrar olmuşum” dedim. Bir sonraki bölümde, ikinci ameliyatımın altıncı ayını, doktor kontrolünde yaşadıklarımı ve burnumun nihai haline nasıl yaklaştığını anlatacağım.
Burun Estetiği Hikâyem – İkinci Ameliyat Sonrası Altıncı Ay
İkinci ameliyatımın üzerinden altı ay geçmişti. Burun Estetiği sürecinde herkesin dilinde aynı cümle vardır: “Asıl sonucu altıncı aydan sonra görürsün.” İlk ameliyatımda da bu dönemi çok merak etmiştim. Şimdi revizyon ameliyatımdan sonra yeniden aynı noktadaydım. Yarım yıl boyunca sabrettim, şişliklerle, ödemlerle, moral dalgalanmalarıyla mücadele ettim. Altıncı ay geldiğinde ise burnumun büyük ölçüde oturduğunu görmek bana tarifsiz bir huzur verdi.
Ödemlerin Büyük Ölçüde İnmesi
Altıncı ayda burnumun ucundaki şişlikler büyük ölçüde indi. İlk aylarda burnumun ucu sert ve kaba görünüyordu, bu da beni rahatsız ediyordu. Ama altıncı ayda aynaya baktığımda burnumun ucu çok daha ince, yumuşak ve zarifti. Yan profilden baktığımda çizgilerim daha net, ön profilden baktığımda ise simetri çok daha belirgindi. Bu görüntü bana uzun zamandır aradığım huzuru verdi. Çünkü ikinci ameliyatı olmamdaki en büyük sebep buydu.
Fotoğraf Karşılaştırmaları
Altıncı ayda yine eski fotoğraflarımı açtım. Birinci ameliyatımdan sonraki altıncı ay fotoğraflarımla revizyon ameliyatımdan sonraki halimi kıyasladım. Fark barizdi. İlk ameliyatımda burnum hala kaba ve ucunda şişlik vardı. Revizyonda ise burnum daha ince, daha zarifti. Bu farkı görmek beni çok mutlu etti. O an kendi kendime “iyi ki ikinci kez olmuşum” dedim. Çünkü aradığım görüntüye artık çok daha yakındım.
Doktor Kontrolü
Altıncı ayda doktoruma kontrole gittim. Burnumu dikkatle inceledi. “Gayet güzel gidiyor, ödemlerin çoğu geçmiş, kalan çok ufak” dedi. Ben yine her zamanki gibi detaycıydım: “Hocam, sağ taraf biraz farklı mı görünüyor?” diye sordum. Doktor gülerek “hayır, gayet simetrik, sadece ışık oyunları” dedi. Ayrıca “revizyonluk bir durum kalmamış” dedi. Bu cümle benim için çok önemliydi. Çünkü ikinci ameliyata girerken en büyük korkum üçüncüye gerek kalmasıydı. Doktorun bu net cümlesi beni çok rahatlattı.
Psikolojik Rahatlama
Altıncı ayda psikolojik olarak da büyük bir rahatlama yaşadım. İlk aylardaki “ya olmadıysa” korkusu artık yoktu. Aynaya baktığımda gördüğüm burun beni tatmin ediyordu. Kusur aramıyordum, güzelliği görüyordum. İnsan kendi yüzünde barış sağladığında hayatı da değişiyor. Benim için de öyle oldu. Daha önce hep burnumu dert ederken artık başka şeylere odaklanıyordum. Bu da ruh halime çok iyi geldi.
Çevre Yorumları
Altıncı ayda çevremden gelen yorumlar da çok olumluydu. İnsanlar “çok doğal olmuş” demeye devam ettiler. Bir arkadaşım “sanki yüzün gençleşmiş” dedi. Annem “tam istediğin gibi olmuş” diyordu. Babam bile bu kez “gerçekten güzel olmuş” dedi. Bu yorumlar benim için çok değerliydi. Çünkü ilk ameliyatımda bu dönemde hâlâ olumsuz yorumlar alıyordum. Şimdi ise tam tersi oluyordu.
Forumlarda Altıncı Ay Yorumları
- “Revizyon ameliyatımda altıncı ayda burnum oturdu, en mutlu olduğum dönemdi.”
- “6. ayda ödemler büyük ölçüde geçti, artık doğal görünüyordu.”
- “Altıncı ayda doktorum ‘revizyonluk bir şey yok’ dedi, içim rahatladı.”
Bu yorumları okuduğumda kendi yaşadıklarımla birebir örtüştüğünü gördüm. Demek ki altıncı ay gerçekten dönüm noktasıydı. Hem fiziksel hem de psikolojik olarak insanın rahatladığı dönemdi.
Abimle Sohbet
Bir akşam abimle oturuyorduk. Bana baktı ve “kardeşim, bu sefer olmuş” dedi. Ben de gülerek “demek ki ikinci defa çektiğim çileye değmiş” dedim. O da “kesinlikle” diye onayladı. Abimle bu süreci paylaşmak benim için çok kıymetliydi. Çünkü o da aynı yollardan geçmişti ve benim halimi en iyi o anlayabiliyordu.
Altıncı Ayın Özeti
İkinci ameliyatımın altıncı ayı, sürecin en kritik dönüm noktalarından biri oldu. Burnumun ucu inceldi, ödemlerin çoğu geçti, yüzümle uyum sağladı. Doktorum “revizyonluk bir şey yok” dedi ve bu da beni psikolojik olarak çok rahatlattı. Çevremden gelen yorumlar olumlu, kendi içimdeki huzur tamdı. Artık ikinci ameliyatımın sonucunu net şekilde görebiliyordum. Bir sonraki bölümde, yedinci ve sekizinci aylarda yaşadıklarımı, tatilde burnumu koruma çabalarımı ve güneşle imtihanımı anlatacağım.
Burun Estetiği Hikâyem – İkinci Ameliyat Sonrası 7. ve 8. Ay
Altıncı ayı geride bırakmıştım. Doktorumun “revizyonluk bir şey kalmadı” demesi içimi çok rahatlatmıştı. Artık burnum oturmuş gibiydi, görüntü olarak çok daha doğaldı. Ama yaz ayları yaklaşmıştı ve bu da yeni bir stres kaynağı demekti. Çünkü herkes bilir ki burun estetiğinden sonra güneş en büyük düşmanlardan biridir. İlk ameliyatımda bunu çok dert etmiştim, ikinci ameliyatımda da aynı endişeyi yaşadım. Yedinci ve sekizinci ay boyunca tatil, güneş, deniz derken hem dikkat etmeye çalıştım hem de hayatımı normal yaşamaya uğraştım.
Yedinci Ay: Tatil Planı
Ailem yaz tatili için plan yapıyordu. Hep beraber sahil kasabasına gitmeye karar verdik. Benim aklımda ise tek şey vardı: “Burnumu nasıl koruyacağım?” Çünkü forumlarda yüzlerce kişi yazmıştı: “Güneşte leke oldu”, “denizde burnuma darbe aldım”, “ödemim geri geldi.” Bu yorumlar beni korkutuyordu. O yüzden tatil bavuluma ilk koyduğum şey yüksek faktörlü güneş kremi oldu. Abim bana gülerek “insanlar tatilde mayo düşünür, sen krem düşünüyorsun” dedi. Haklıydı, benim için en önemli şey buydu.
Denizle İlk Karşılaşma
Tatile gittiğimiz ilk gün denize girdim. Ama çok dikkatliydim. Normalde suya dalmayı severim ama bu kez yüzümü hep kolladım. Çocuklar top oynuyordu, top bana çarpacak diye köşe bucak kaçtım. Abim bana “kardeşim, sen burnunu kutsal emanet gibi koruyorsun” dedi, kahkahalar attık. Ama ciddiydim. Çünkü en ufak bir darbe bile aylarca beklediğim sonucu mahvedebilirdi. Bu yüzden denizde bile tetikteydim.
Güneşle İmtihan
Tatilde en büyük derdim güneşti. Her gün yüzüme yüksek faktörlü krem sürdüm, şapka taktım, hatta bazen yüzümü havluyla kapattım. İnsanlar bana bakıp gülüyordu ama umurumda değildi. Çünkü burnumu korumak her şeyden önemliydi. Bir gün krem sürmeyi biraz geciktirdim, akşam burnumda hafif kızarıklık oldu. Panikledim. Hemen buz koydum, nemlendirici sürdüm. Neyse ki ertesi gün geçti. O an anladım ki bu işte gevşemek yok. Burnumu bir yıl boyunca korumam gerektiğini tekrar hatırladım.
Forumlarda Tatil Hikâyeleri
- “7. ayda tatile gittim, burnuma top çarptı, ödemim geri geldi. Çok dikkat edin.”
- “Güneş kremi kullanmazsanız burnunuzda leke kalabilir.”
- “Ben tatilde çok dikkat ettim, hiçbir sorun yaşamadım. Önlem almak şart.”
Bu yorumlar bana ders oldu. O yüzden tatil boyunca çok dikkatli davrandım. Eğlendim ama hep kontrollü oldum. Çünkü ikinci ameliyatımın sonucunu riske atmak istemiyordum.
Günlük Hayatta Rahatlık
Yedinci ve sekizinci ayda sadece tatilde değil, günlük hayatta da burnumu daha özgür hissetmeye başladım. İlk aylarda kalabalık ortamlarda bile burnumu kolluyordum, şimdi o kadar tedirgin değildim. Otobüse binerken, alışveriş yaparken, spor salonunda artık daha rahattım. Tabii ki yine dikkat ediyordum ama paranoyaklık azalmıştı. Bu da hayatımı daha yaşanabilir hale getirdi.
Sosyal İletişimde Özgüven
Bu dönemde en çok fark ettiğim şey özgüvenimdi. İnsanlarla daha rahat konuşuyordum. İş toplantılarında daha kendinden emin davranıyordum. Sosyal medyada daha çok fotoğraf paylaşmaya başlamıştım. İnsanların yorumları çok güzeldi. “Çok doğal olmuş, çok yakışmış” gibi yorumlar moralimi yükseltiyordu. Eskiden burnumu dert ederken şimdi onunla barışmıştım. Bu da iletişimime yansıyordu.
Abimle Diyalog
Tatil dönüşü abimle oturuyorduk. Bana baktı ve “kardeşim, bu sefer gerçekten olmuş, ikinci ameliyat fark yaratmış” dedi. Ben de gülerek “o kadar korktum, o kadar sabrettim, değdi yani” dedim. O da “kesinlikle” diye onayladı. Bu konuşma bana çok iyi geldi. Çünkü abim benimle aynı süreci yaşamıştı ve onun yorumu benim için çok değerliydi.
Sekizinci Ayın Sonunda
Sekizinci ay bittiğinde burnum çok daha doğal görünüyordu. Ödemler neredeyse tamamen inmişti. Artık aynaya baktığımda kendimi daha mutlu hissediyordum. İnsanların yorumları, fotoğraflardaki fark ve kendi hislerim birleşince “iyi ki ikinciyi olmuşum” duygusu iyice pekişti. Artık üçüncü bir ameliyat fikri aklımdan tamamen çıkmıştı.
23. Parçanın Özeti
İkinci ameliyat sonrası yedinci ve sekizinci ay, tatil ve güneşle imtihan ettiğim dönem oldu. Çok dikkat ettim, burnumu korudum, sonunda hiçbir sorun yaşamadım. Günlük hayatta daha rahat, sosyal iletişimde daha özgüvenliydim. Çevremden gelen yorumlar beni mutlu etti, aynadaki görüntüm bana huzur verdi. Bu süreçte “iyi ki tekrar olmuşum” duygusu daha da güçlendi. Bir sonraki bölümde dokuzuncu ve onuncu ayda yaşadıklarımı, iş hayatındaki değişimleri, sosyal medyadaki tepkileri ve pişmanlık olup olmadığını paylaşacağım.
Burun Estetiği Hikâyem – İkinci Ameliyat Sonrası 9. ve 10. Ay
Zaman gerçekten çok hızlı geçti. Bir bakmışım ikinci ameliyatımın üzerinden on aya yaklaşmışım. İlk aylardaki şişlikler, ödemler, sabırsızlıklar artık geride kalmıştı. Dokuzuncu ve onuncu ayda burnumun neredeyse son halini görüyordum. Bu dönemde hem iş hayatımda hem de sosyal çevremde burnumla ilgili yorumlar almaya başladım. Artık insanlar daha net fark ediyordu ama en güzeli “çok doğal olmuş” demeleriydi. Bu aylar benim için özgüvenin zirveye çıktığı dönem oldu.
İş Hayatındaki Tepkiler
Dokuzuncu ayda ofiste bir toplantımız vardı. Uzun süredir görüşmediğim bir iş arkadaşım beni görünce şaşırdı: “Senin yüzünde bir değişiklik var ama ne olduğunu çıkaramadım” dedi. Ben gülümseyip “saçımı farklı kestirdim belki” diye geçiştirdim. Çünkü burun ameliyatı olduğumu söylemek istemedim. Aslında en istediğim şey buydu: insanların burnumun estetik olduğunu anlamaması. Başka bir arkadaşım da “özgüvenin çok artmış, yüzüne yansımış” dedi. O an anladım ki burnum sadece görüntümü değil, davranışlarımı da değiştirmişti.
Sosyal Medyada Tepkiler
Onuncu ayda sosyal medyada yeni fotoğraflar paylaşmaya başladım. Eskiden hep yana dönük fotoğraf koyardım, bu defa tam karşıdan çektim. Gelen yorumlar çok güzeldi: “Çok değişmişsin”, “çok yakışmış”, “çok doğal olmuş.” Bazıları “bir şeyler farklı ama anlayamadım” dedi. İşte bu yorum benim için en büyük başarıydı. Çünkü doğal görünüyor, kimse ameliyat olduğunu fark etmiyordu. O gün onlarca mesaj aldım, özgüvenim tavan yaptı.
Eski Fotoğraflarla Kıyaslama
Dokuzuncu ve onuncu ayda sık sık eski fotoğraflarıma bakıyordum. İlk ameliyat öncesi halime bakınca inanılmaz geliyordu. Yüzüm çok farklıydı, burnum yüzümün en baskın yeri gibiydi. Şimdi ise yüzüm daha dengeli görünüyordu. Bir yıl önce çekilen bir aile fotoğrafına bakarken annem “şu haline bak, şimdi bambaşka birisin” dedi. Gerçekten öyleydi. Eski fotoğraflara bakınca ikinci ameliyatın değerini daha iyi anlıyordum.
Pişman Mıyım?
Bu dönemde en çok düşündüğüm soru buydu: “Pişman mıyım?” Açık konuşmak gerekirse ilk aylarda çok pişmanlık yaşamıştım. Hem ilk ameliyatımda hem de ikinci ameliyatımda aynaya bakıp defalarca “neden yaptım” demiştim. Ama zaman geçtikçe, burnum oturdukça, çevremden olumlu yorumlar aldıkça bu duygular kayboldu. Dokuzuncu ve onuncu ayda artık gönül rahatlığıyla “hayır, pişman değilim” diyebiliyordum. Çünkü burnumla barışmıştım ve bu da hayatımın her alanına olumlu yansıyordu.
Forumlarda Okuduklarım
- “Revizyonda 9. ayda pişmanlığım tamamen geçti, burnum oturdu.”
- “10. ayda artık doğal görünüyordu, insanlar fark etmiyordu bile.”
- “Eski fotoğraflarıma bakınca ikinci ameliyatı iyi ki olmuşum dedim.”
Bu yorumları okudukça yalnız olmadığımı anladım. Demek ki çoğu insan benim gibi hissediyordu. İlk aylarda pişmanlık, sonra mutluluk… Bu sürecin doğasında vardı.
Abimle Sohbet
Bir gün abimle eski fotoğraflarımıza bakıyorduk. Bana dönüp “kardeşim, senin burnun benden bile güzel olmuş” dedi. Ben de güldüm: “Yok artık, seninki de gayet güzel.” O da “ama sen ikinciyi oldun, emeğin fazla” dedi. İkimiz de kahkahaya boğulduk. Bu muhabbet bana çok iyi geldi. Çünkü abim benimle aynı yollardan geçmişti ve onun yorumu benim için çok değerliydi.
Özgüvenin Zirvesi
Dokuzuncu ve onuncu ayda hissettiğim en büyük şey özgüvendi. Artık burnumu düşünmüyordum. İnsanlarla konuşurken elimle burnumu kapatmıyordum, fotoğraf çekerken açılar seçmiyordum. Sosyal hayatta çok daha rahattım. Bu özgüven işime, arkadaşlıklarıma, hatta ilişkilerime bile yansıdı. Çünkü insan kendini sevince hayatı da daha farklı yaşıyor. İkinci ameliyatım bana sadece estetik değil, psikolojik bir dönüşüm de kazandırdı.
24. Parçanın Özeti
İkinci ameliyat sonrası dokuzuncu ve onuncu ay, pişmanlığın tamamen bittiği, mutluluğun başladığı dönem oldu. İş hayatında özgüvenim arttı, sosyal medyada olumlu yorumlar aldım, eski fotoğraflarla kıyaslama yapınca aradaki fark beni çok mutlu etti. Pişmanlık yerine “iyi ki olmuşum” duygusu hâkimdi. Özgüvenim zirveye çıktı, hayatımın her alanına olumlu yansıdı. Bir sonraki bölümde on birinci ve on ikinci ayı, yani revizyon ameliyatımın tamamlanışını, son kontrolleri ve bu süreçten çıkardığım dersleri paylaşacağım.
Burun Estetiği Hikâyem – İkinci Ameliyat Sonrası 11. ve 12. Ay
Ve işte… ikinci ameliyatımın üzerinden tam bir yıl geçmişti. Zaman gerçekten inanılmaz hızlı geçti. İlk günlerde yaşadığım panik, tampon sıkıntısı, şişlikler, morluklar sanki dün gibi aklımda. Ama şimdi aynaya baktığımda bambaşka bir yüz görüyorum. İkinci ameliyatımın 11. ve 12. ayları, bu yolculuğun son durağıydı. Bu dönemde hem fiziksel hem de psikolojik olarak nihai noktaya ulaştım. Bu bölümde size son bir yılın değerlendirmesini, doktor kontrolünde yaşadıklarımı ve “iyi ki mi, keşke mi?” sorusunun cevabını anlatacağım.
11. Ay: Doğal Görüntünün Zirvesi
On birinci ayda burnum artık tamamen oturmuş gibiydi. Ödem yok denecek kadar azalmıştı. Burun ucum yumuşamış, yan profilden çizgilerim netleşmişti. İlk aylardaki o yapay görüntü tamamen kaybolmuştu. İnsanlar bana baktığında artık hiçbir şekilde “estetikli” demiyordu. Hatta uzun süredir görmediğim bir arkadaşım “çok değişmişsin ama bir türlü anlayamıyorum, yüzün çok farklı” dedi. İşte bu cümle benim için en büyük mutluluktu. Çünkü amacım doğallıktı, ve sonunda o noktaya ulaşmıştım.
12. Ay: Son Kontrol
Ameliyatımın üzerinden tam bir yıl geçtiğinde doktorumla son kontrol randevum vardı. Kliniğe gittiğimde içimde farklı bir heyecan vardı. Çünkü bu, bir anlamda yolculuğun bitiş noktasıydı. Doktor burnumu inceledi, “gayet güzel oturmuş, simetrin düzgün, nefes alışın da gayet iyi” dedi. Benim kafama takılan küçük detayları sordum: “Hocam, burun ucum bazen bana biraz sert geliyor, normal mi?” O da gülümseyerek “tamamen normal, kıkırdak yapısı böyle, ama dışarıdan kesinlikle belli olmuyor” dedi. Ayrıca en önemli cümleyi söyledi: “Artık revizyonluk hiçbir şey yok.” Bu söz benim için final notası gibiydi.
İyi Ki mi, Keşke mi?
Bu bir yıl boyunca defalarca kendime sordum: “İyi ki mi, keşke mi?” İlk aylarda bu sorunun cevabı hep “keşke” idi. Çünkü pişmanlık çok güçlüydü. Ağrı, şişlik, morluk, aynadaki yabancı yüz… Bütün bunlar bana “neden yaptın” dedirtiyordu. Ama zaman geçtikçe, burnum oturdukça, çevremden olumlu yorumlar geldikçe cevabım değişti. On ikinci ayda artık gönül rahatlığıyla “iyi ki” diyordum. Çünkü hem görünüşüm hem de psikolojim bambaşka bir noktaya gelmişti. Artık burnumla barışmıştım, kendimi seviyordum.
Hayatıma Kattıkları
İkinci ameliyatım bana sadece estetik bir değişim getirmedi. Hayatıma birçok şey kattı. Öncelikle özgüvenimi geri kazandım. İnsanlarla konuşurken daha rahattım, fotoğraflarda kendimi saklamıyordum, iş hayatımda daha aktif ve girişken olmuştum. Sosyal ilişkilerim güçlendi, çünkü artık sürekli burnumu dert etmiyordum. Aynaya baktığımda mutlu bir yüz görmek, bana pozitif enerji veriyordu. Bu da hayatın her alanına yansıyordu.
Forumlarda 1 Yıl Yorumları
- “Revizyon ameliyatımdan sonra 1 yıl geçti, burnum tam oturdu. İyi ki olmuşum.”
- “İlk aylarda pişman oldum ama 12. ayda bütün pişmanlıklarım geçti.”
- “Bir yılın sonunda burnum doğal, yüzümle uyumlu ve ben mutluyum.”
Bu yorumları okuyunca kendi yolculuğumun aslında herkesle benzer olduğunu fark ettim. Çünkü Burun Estetiği sabır isteyen bir süreç. İlk aylar pişmanlık, sonra sabır ve en sonunda mutluluk… Hepimiz aynı yollardan geçiyorduk.
Ailemle Değerlendirme
Bir akşam ailecek oturuyorduk. Annem bana baktı ve “çok yakıştı, yüzün açıldı” dedi. Babam ise bu defa gülerek “tamam, kabul ediyorum, olmuş” dedi. Bu sözler beni çok mutlu etti. Çünkü babam en başta en çok karşı çıkan kişiydi. Abim ise “kardeşim, ikinciyi olmak cesaret işiydi ama değmiş” dedi. Hep birlikte güldük. O an anladım ki sadece ben değil, ailem de bu yolculuğun bir parçası olmuştu. Onlar da benimle beraber üzülmüş, benimle beraber sevinmişti.
Kendi İçimdeki Hesaplaşma
On ikinci ayda bir akşam eski fotoğraflarımı açtım. İlk ameliyat öncesi halim, birinci ameliyat sonrası halim ve ikinci ameliyat sonrası halim… Hepsini yan yana koydum. Aradaki farkı görünce gözlerim doldu. Çünkü bu sadece bir Burun Estetiği değildi. Benim için özgüvenin, sabrın ve yeniden doğuşun hikâyesiydi. Kendime “iyi ki sabrettin, iyi ki bu yoldan geçtin” dedim. O an anladım ki bu süreç bana sadece yeni bir burun değil, yeni bir ben kazandırmıştı.
25. Parçanın Özeti
İkinci ameliyatımın 11. ve 12. ayı, bu yolculuğun son durağı oldu. Burnum tamamen oturdu, doktorum revizyonluk bir şey olmadığını söyledi, çevremden çok olumlu yorumlar aldım. “İyi ki mi, keşke mi?” sorusunun cevabı artık netti: iyi ki. Bu süreç bana özgüven, sabır ve kendini sevmenin değerini öğretti. Bir sonraki bölümde ikinci ameliyatın ardından bir yıl sonrasında hayatımda nelerin değiştiğini, estetiğin psikolojime ve sosyal yaşantıma uzun vadeli etkilerini ve geleceğe dair hislerimi paylaşacağım.
Burun Estetiği Hikâyem – Revizyondan 1 Yıl Sonra
İkinci ameliyatımı olalı tam bir yıl geçti. Bu süreçte yaşadığım her şeyi, ilk günün paniklerinden son kontrolün huzuruna kadar adım adım anlattım. Şimdi ise geriye dönüp baktığımda, sadece bir Burun Estetiği değil, hayatımın dönüm noktalarından birini yaşadığımı görüyorum. Revizyon ameliyatından sonra geçen bir yıl, bana hem yeni bir görüntü hem de yeni bir bakış açısı kazandırdı. Bu bölümde, uzun vadeli etkilerini, psikolojik değişimlerimi, sosyal hayatıma kattıklarını ve geleceğe dair düşüncelerimi paylaşacağım.
Uzun Vadeli Fiziksel Etkiler
Artık burnum tamamen oturdu. İlk aylardaki ödemler, şişlikler, simetri takıntıları geride kaldı. Burnum yüzümle öyle bir uyum sağladı ki, bazen kendimi bile unutuyorum. Eskiden aynaya baktığımda sadece burnumu görürdüm, şimdi bütün yüzümü görüyorum. Bu, estetiğin en büyük faydası oldu. Çünkü burnum artık yüzümün merkezinde dikkat çeken değil, uyum sağlayan bir detay haline geldi. Ayrıca nefes alışım da çok daha rahat. Revizyon öncesi küçük tıkanıklıklar oluyordu, şimdi yok. Yani sadece estetik değil, fonksiyonel olarak da kazanımım oldu.
Psikolojik Değişim
Bir yılın sonunda en çok değişen şey aslında psikolojimdi. İlk ameliyatımda yaşadığım pişmanlıklar, “yanlış mı yaptım” düşünceleri, sabırsızlıklar bu defa çok daha farklı bir noktaya geldi. Revizyondan sonra sabretmeyi öğrendim. Aynada kusur aramayı bırakıp bütüne bakmayı öğrendim. En önemlisi, kendimi kabullenmeyi öğrendim. Çünkü hiçbir burun kusursuz değil. Bu gerçeği kabul edince huzura eriyorsun. Ben de artık burnumun her detayıyla barışığım. Bu da hayatımın her alanına pozitif yansıdı.
Sosyal Hayata Katkıları
Eskiden sosyal hayatta çok tedirgindim. Fotoğraf çekilirken hep açı kollardım, topluluk önünde konuşurken elim burnuma giderdi, arkadaş ortamlarında şakalaşılırken bile burnumu kafama takardım. Şimdi bunların hiçbiri yok. Rahatım, özgüvenliyim, doğalım. İnsanlarla göz göze konuşabiliyorum, fotoğraflarda en öne geçebiliyorum, sosyal medyada kendimi daha rahat ifade edebiliyorum. Hatta ilk defa “ben güzelim” demeye başladım. Bu belki dışarıdan küçük bir şey gibi görünebilir ama benim için çok büyük bir değişim.
Çevremin Değişen Bakışı
Ailem, arkadaşlarım, iş arkadaşlarım… Hepsi artık beni yeni halimle tanıyor. İlk aylarda sürekli yorum yaparlardı, şimdi kimse estetikten bahsetmiyor bile. Çünkü burnum öyle doğal ki, artık gündem olmuyor. Bu da benim için büyük bir mutluluk. İnsanların dikkatini çekmeyen ama yüzüme uyum sağlayan bir burun istiyordum, şimdi tam olarak buna sahibim. Annem “artık huzurlusun, gözlerinden belli” diyor. Abim ise “ikinci ameliyat fark yarattı, ama senin en büyük kazanımın özgüven oldu” diyor. Haklılar.
Forumlarda 1 Yıl Sonrası Yorumları
- “Revizyon ameliyatımdan sonra 1 yıl geçti, burnum tamamen oturdu, hiç pişman değilim.”
- “İkinci ameliyatım bana sabrı öğretti, artık kusur aramıyorum.”
- “Bir yılın sonunda hayatım değişti, özgüvenim geri geldi.”
Bu yorumlar benim için çok anlamlı. Çünkü ben de aynı noktadayım. Revizyon sadece burnumu düzeltmedi, hayatımı değiştirdi. Aynı süreçten geçen insanların yazılarını okuyunca kendimi yalnız hissetmedim. Bu yolculuğun ortak bir tarafı var: sabır ve sonuç.
Geleceğe Bakış
Artık üçüncü bir ameliyat düşünmüyorum. İlk ameliyatımda pişmanlık yaşamıştım, ikinciyi oldum. Revizyon ameliyatım bana yetti. Şimdi sadece burnumla değil, hayatımla da barıştım. Geleceğe daha umutlu bakıyorum. Çünkü estetik bana sadece fiziksel bir değişim değil, psikolojik bir güç kattı. İnsanlarla ilişkilerimde daha güçlü, iş hayatında daha girişken, sosyal yaşamda daha mutlu biriyim. Kısacası Burun Estetiği benim hayatımda bir dönüm noktası oldu.
Kendi İçimdeki Son Söz
Bir akşam eski fotoğraflarımı açtım. Ameliyat öncesi halim, ilk ameliyat sonrası halim ve ikinci ameliyat sonrası halim… Hepsine tek tek baktım. Sonra aynaya baktım. İçimden şu cümle geçti: “İyi ki sabrettin, iyi ki ikinciyi oldun.” Bu cümle benim için her şeyin özeti oldu. Çünkü bu yolculuk bana sadece yeni bir burun değil, yeni bir ben kazandırdı. Artık hem görüntü olarak hem de ruh olarak kendimle barışığım.
26. Parçanın Özeti
Revizyon ameliyatımdan sonra geçen bir yıl bana çok şey kattı. Burnum tamamen oturdu, ödemler geçti, doğal bir görüntüye kavuştum. Psikolojik olarak sabretmeyi, kendimi kabullenmeyi öğrendim. Sosyal hayatta daha özgüvenli, daha rahat oldum. Çevremden olumlu yorumlar aldım, ailem ve abimle bu süreçte daha çok yakınlaştım. Geleceğe umutla bakıyorum çünkü artık burnum değil, ben ön plandayım. Bu yolculuk bana bir kez daha gösterdi ki estetik sadece fiziksel değil, aynı zamanda ruhsal bir değişimdir.
Burun Estetiği Hikâyem – 1,5 Yıl Sonra
İkinci ameliyatımı olalı bir buçuk yıl geçmişti. Artık burnumun son halini kabullenmiş, günlük hayatımın doğal bir parçası haline gelmişti. İlk zamanlarda her gün aynaya bakıp en küçük detayları incelerdim, şimdi bazen günlerce burnuma özel olarak bakmadığım oluyordu. Bu da gösteriyor ki estetik bir noktadan sonra hayatın merkezinden çıkıyor. Ama bu 1,5 yıl bana sadece yeni bir burun değil, çok sayıda unutulmaz anı da kazandırdı.
İş Hayatında Küçük Bir Anı
Bir gün iş yerinde sunum yapmam gerekiyordu. Kalabalık bir toplantı salonunda herkes bana bakıyordu. Eskiden böyle anlarda hep burnuma odaklanırdım, “ışık burnumu büyük mü gösteriyor, yan profilim kötü mü çıkıyor” diye kafamda deli sorular dönerdi. Ama o gün hiç öyle bir şey düşünmedim. Sadece anlatacağım konuya odaklandım. Sunum bittikten sonra bir arkadaşım yanıma gelip “özgüvenin çok artmış, çok etkileyici bir konuşmaydı” dedi. İçimden “meğer estetik sadece yüzü değil, sesi bile değiştiriyormuş” diye gülümseyerek düşündüm.
Sosyal Ortamda Komik Bir Olay
Geçen yaz arkadaşlarla buluşmaya gittik. Sohbet ederken konu estetiklere geldi. Bir arkadaşım başka birini kastederek “şu kız kesin burun ameliyatı olmuş, çok belli” dedi. Sonra bana dönüp “sen hiç yaptırmazsın herhalde, burnun çok doğal” diye ekledi. O an kahkahayı zor tuttum. İçimden “keşke bilsen, hem de iki kez oldum” dedim ama ses etmedim. O an estetikte en büyük başarının ne olduğunu bir kez daha anladım: fark edilmemek. Çünkü doğal görünüyorsan, insanlar asla estetik olduğunu tahmin etmiyor.
Aile İçi Diyalog
Bir akşam annemle televizyon izliyorduk. Ekranda Burun Estetiği reklamı çıktı. Annem bana dönüp “sakın bir daha yok, yeter bu kadar” dedi. Ben de gülerek “merak etme Anne, üçüncüye cesaretim yok” dedim. Babam ise araya girip “ama kabul et, ikinci ameliyat çok fark etti” dedi. Annem biraz düşündü, sonra başını sallayıp “evet, çok yakıştı ama bana yaşattığınız stres bana yetti” dedi. O an ailemin bu süreci benim kadar yoğun yaşadığını bir kez daha fark ettim.
Eski Fotoğraflara Bakarken
Geçenlerde bilgisayarımda eski klasörleri karıştırıyordum. Ameliyat öncesi bir fotoğrafıma denk geldim. Bir anda içim burkuldu. O fotoğrafta yüzüm bambaşka görünüyordu. Birkaç dakika ekrana bakakaldım. İçimden “ben bu halde yıllarca yaşadım” dedim. Sonra hemen yeni bir fotoğrafımla yan yana koydum. Aradaki fark o kadar büyüktü ki gözlerim doldu. Çünkü bu sadece burun farkı değil, ruh farkıydı. O eski halimde mutsuz, içine kapanık bir insan vardı. Şimdi ise çok daha özgüvenli birini görüyordum.
“Keşke” Diyenlerle Sohbet
Forumlarda hâlâ Burun Estetiği yaptırıp pişman olanların yazılarını okuyorum. “Keşke hiç yaptırmasaydım” diyenleri görünce empati kuruyorum. Çünkü ben de ilk aylarda aynı şeyi hissetmiştim. Ama sabredince mutluluğun geldiğini gördüm. Hatta bazen bu yazılara cevap yazıp “sabret, altıncı aydan sonra farkı göreceksin” diye motive etmeye çalışıyorum. Belki birilerinin sabretmesine vesile oluyorumdur. Çünkü ben bu süreçten geçtim, o gelgitlerin ne kadar zor olduğunu biliyorum.
Günlük Hayatta Küçük Detaylar
1,5 yıl sonra fark ettiğim şeylerden biri de küçük detayların artık kaybolması oldu. Eskiden burnumun ucunu elimle sürekli yoklardım, sanki orada hep bir şişlik var gibi gelirdi. Şimdi bu refleksim kayboldu. Eskiden fotoğraf çekerken yüzümü belli açılara dönerdim, şimdi aklıma bile gelmiyor. Demek ki insan bir noktadan sonra yeni yüzüne tamamen alışıyor. Bu da bana çok iyi geliyor çünkü artık burnumu değil, kendimi görüyorum.
Abimle Sohbet
Bir gün abimle kahve içiyorduk. Bana bakıp “kardeşim, sen bu işten galip çıktın” dedi. Ben de gülerek “sanki savaştan çıktık” dedim. O da “öyle değil mi? İki ameliyat, onlarca kriz, sabır sınavı… Ama sonunda istediğini aldın” dedi. O an düşündüm, gerçekten de bir savaştan çıkmış gibiydim. Ama bu savaşın en büyük kazancı burnum değil, özgüvenimdi.
Geleceğe Bakış
Artık üçüncü ameliyatı düşünmüyorum. Çünkü burnumdan memnunum, daha fazlasına gerek yok. Geleceğe baktığımda estetiğin bana kattığı en önemli şeyin özgüven olduğunu görüyorum. Artık insanlarla iletişimim daha güçlü, iş hayatında daha cesur, sosyal hayatta daha rahatım. Bu yüzden estetik sadece fiziksel değil, psikolojik bir yatırım olmuş oldu. İyi ki bu yolu seçmişim diyorum.
2. Burun Estetiği ameliyatımdan 1.5 sene sonra
İkinci ameliyatımdan 1,5 yıl sonra artık burnumun son haline alıştım. İş hayatında daha özgüvenli oldum, sosyal medyada doğal göründüğüm için olumlu yorumlar aldım, ailemle bu süreç üzerine komik ve duygusal anılar yaşadım. Eski fotoğraflara baktığımda aradaki fark bana “iyi ki” dedirtti. Artık üçüncü ameliyat fikri yok, çünkü bu süreç bana yetti. En önemlisi, burnumla değil kendimle barıştım. Bir sonraki bölümde estetiğin hayatıma uzun vadeli etkilerini, ilişkilerime, kariyerime ve kendime bakışımı nasıl değiştirdiğini anlatacağım.
Burun Estetiği Hikâyem – Uzun Vadeli Etkiler
İkinci ameliyatımdan bu yana geçen süre sadece burnumu değiştirmedi; hayatımın birçok alanına iz bıraktı. İnsan dış görünüşüyle barışınca hayata bakışı da değişiyor. Benim için Burun Estetiği sadece bir cerrahi operasyon değil, bir dönüm noktasıydı. Bu bölümde, uzun vadeli etkilerini yani ilişkilerime, kariyerime, sosyal çevreme ve en önemlisi kendime bakışımı nasıl değiştirdiğini paylaşacağım.
İlişkilerde Etkileri
Burun Estetiği öncesi özgüven eksikliğim özellikle ilişkilerimde hissediliyordu. Birisi bana uzun süre baksa hemen “burnuma mı bakıyor?” diye düşünürdüm. Bu düşünce yüzünden kendimi geri çeker, sohbete odaklanamazdım. Ameliyatlardan sonra bu kaygım yok oldu. Artık göz göze konuşabiliyor, şakaları daha rahat kaldırabiliyor, kendim olabiliyorum. Bir keresinde bir arkadaş ortamında espri döndü: “Sen estetiklisin galiba?” dediler. Eskiden bu lafı duysam yerin dibine girerdim, şimdi gülüp “hem de iki kere” diyebildim. İşte asıl değişim buydu.
Kariyerime Katkıları
Estetiğin kariyerime etkisi çok ilginç oldu. İş görüşmelerinde ya da sunumlarda artık daha özgüvenli hissediyorum. Kendimi saklama ihtiyacı duymuyorum. İnsanların bana odaklanmasından rahatsız olmuyorum, hatta bunu avantaja çeviriyorum. Bir toplantıda yöneticim bana dönüp “senin enerjin çok değişti, bunu herkese yansıtıyorsun” dedi. Bunun sebebini bilseydi aslında küçük bir burun operasyonu olduğunu öğrenirdi. Ama benim için bu operasyon iş hayatında görünmeyen bir yükseliş basamağı oldu.
Sosyal Çevremdeki İzler
Arkadaş çevremde de büyük bir fark oluştu. Önceden fotoğraf çekilirken hep arkalarda dururdum, şimdi önde duruyorum. Eskiden sosyal medyada neredeyse hiç fotoğraf paylaşmazdım, şimdi çok daha aktifim. Arkadaşlarım “sen çok değiştin, daha dışa dönük oldun” diyor. Aslında değişen sadece burnum değil, benliğimdi. Çünkü insan kendini beğendiğinde sosyalleşmekten çekinmiyor. Bu yüzden estetik bana arkadaşlık ilişkilerimde de özgürlük getirdi.
Yeni Benlik Algısı
Estetik öncesi kendimi hep eksik hissederdim. Aynaya baktığımda ilk gördüğüm şey burnumdu. Ne kadar giyinsem, saçımı nasıl yapsam da burnum gözüme batardı. Şimdi ise aynaya baktığımda kendimi bütün halinde görüyorum. Bu benim için çok büyük bir kazanım. Artık benliğimde “burnum kötü” diye bir dosya yok. Onun yerine “ben iyiyim, ben yeterliyim” düşüncesi var. Bu da özgüvenimi hayatımın her alanına yaydı.
Toplumun Bakışı
İlginçtir, estetikten sonra toplumun bana bakışı da değişti. Bunu bazen çok küçük anlarda fark ediyorum. Örneğin markette kasada sıra beklerken birinin bana gülümsemesi, toplu taşımada yan koltuğa rahatlıkla oturulması, ya da sosyal ortamlarda tanımadığım birinin benimle kolay iletişim kurması… Bunlar aslında basit detaylar ama insan kendini iyi hissettiğinde dışarıya pozitif enerji yayıyor. Bence benim burnumdan çok değişen şey bu enerjiydi.
Eski Benle Hesaplaşma
Bir gün lise yıllarından kalma bir arkadaşım beni gördü ve şaşkınlıkla “sen çok değişmişsin” dedi. Ona ameliyat olduğumu anlattım. “Ben seni hep içine kapanık hatırlıyorum, şimdi çok farklısın” dedi. Bu cümle bana çok şey düşündürdü. Çünkü gerçekten estetik sadece burnumu değiştirmedi, beni içe kapanıklıktan dışa dönüklüğe taşıdı. Eski benle hesaplaşmamı sağladı. Artık kendimi eksik değil, tamamlanmış hissediyorum.
Forumlarda Benzer Hikâyeler
- “İkinci ameliyatımdan sonra sosyal hayatım çok değişti, daha mutlu bir insan oldum.”
- “Kariyerimde daha başarılı olmamın sebebi özgüvenimin artmasıydı.”
- “Estetik bana sadece yeni bir burun değil, yeni bir kişilik kazandırdı.”
Bu yorumlar bana çok tanıdık geliyor çünkü birebir aynı şeyleri yaşadım. Demek ki bu süreç sadece fiziksel değil, ruhsal bir yolculuk. Ve ben bu yolculuğun sonunda yeni bir ben buldum.
Abimle Son Sohbet
Abimle geçenlerde yürüyüş yaparken bu süreci konuştuk. Bana “kardeşim, sen bu işten kazançlı çıktın, ama en büyük kazancın burnun değil, kendinsin” dedi. Haklıydı. Çünkü ben sadece burnumu değil, hayatımı da değiştirmiştim. Abimin bu sözleri bana çok şey kattı. Çünkü o da aynı yollardan geçtiği için beni en iyi anlayan kişiydi.
28. Parçanın Özeti
İkinci ameliyatın uzun vadeli etkileri hayatımın her alanına yansıdı. İlişkilerimde daha rahat, kariyerimde daha özgüvenli, sosyal çevremde daha aktif oldum. Yeni benlik algım bana huzur getirdi, eski benle hesaplaşmamı sağladı. İnsanların bana bakışı değişti çünkü artık ben farklı bakıyordum. Bu süreç bana sadece yeni bir burun değil, yeni bir hayat kazandırdı. Bir sonraki bölümde estetik sonrası öğrendiğim dersleri, sabır sürecini, insanların yanlış beklentilerini ve bu yolculuktan çıkardığım sonuçları paylaşacağım.
Burun Estetiği Hikâyem – Öğrendiğim Dersler ve Final
29. Parça: Öğrendiğim Dersler
İkinci ameliyatımdan sonra geçen süreç bana birçok şey öğretti. En büyük dersim “sabır” oldu. Çünkü burun estetiğinde hemen sonuç beklemek hayal kırıklığı getiriyor. İlk aylarda aynaya bakıp pişmanlık yaşamak çok normalmiş, ama zaman geçtikçe burnun oturuyor ve insan mutlu oluyor. O yüzden sabretmeyi öğrendim.
İkinci dersim “beklentiyi gerçekçi tutmak” oldu. Kusursuz burun diye bir şey yok, her burnun ufak tefek asimetrileri vardır. Eskiden en küçük detaya takılırdım, şimdi yüzün bütününe bakmayı öğrendim. Bu da hayatıma huzur getirdi.
Üçüncü dersim ise “toplumsal algıya fazla takılmamak” oldu. Çünkü kim ne derse desin, sonunda önemli olan benim nasıl hissettiğimdi. İnsanların estetikle ilgili yorumları hep değişiyor. Kimi çok güzel buluyor, kimi “gereksizdi” diyor. Ama ben kendimi iyi hissettikten sonra kimsenin sözünün önemi kalmıyor.
Ve son olarak, estetik bana “özgüvenin ne kadar kıymetli olduğunu” öğretti. Özgüven dışarıdan gelen bir şey değil, insanın kendi içinde başlıyor. Burnum düzeldi ama asıl kazancım kendi gözümde değerimi artırmam oldu.
30. Parça: Final ve Veda
Bu yolculuğa başlarken bir gün 30 bölüm yazacağımı hiç düşünmemiştim. İlk ameliyatımda yaşadığım hayal kırıklıkları, ikinci ameliyat kararım, ameliyat günü, tampon çıkışı, ilk haftalar, aylar, ödemler, yorumlar… Hepsi bir film şeridi gibi geçti. Ve ben bu satırları yazarken bir şeyin farkına vardım: bu hikâye aslında sadece burun estetiğiyle ilgili değil. Bu hikâye benim hayatımı yeniden inşa etme yolculuğumdu.
Şimdi geriye dönüp baktığımda net bir şekilde söyleyebiliyorum: “İyi ki ikinci kez olmuşum.” Çünkü bu karar bana sadece yeni bir yüz değil, yeni bir hayat verdi. İnsanlarla daha rahat iletişim kuruyorum, işime daha odaklıyım, fotoğraf çekerken saklanmıyorum, özgüvenim yükseldi. En önemlisi, aynaya baktığımda gülümseyebiliyorum.
Tabii ki bu süreç kolay olmadı. Ağrılar, morluklar, pişmanlıklar, psikolojik gelgitler yaşadım. Ama hepsi geçti. Ve her geçen gün bana yeni bir ben kazandırdı. Bugün artık burnumu değil, hayatımı konuşabiliyorum. Çünkü Burun Estetiği benim için sadece fiziksel değil, ruhsal bir dönüşüm oldu.
Son olarak şunu söylemek isterim: estetik düşünen herkes gerçekçi beklentilerle yola çıksın, sabırlı olsun ve kararını kendi için versin. Çünkü sonunda aynaya bakacak olan sizsiniz, başkası değil. Benim yolculuğum zordu ama değdi. Ve şimdi bir daha ameliyat düşünmüyorum. Çünkü bu hikâyeyi burada bitirdim.
Final Mesajım
İkinci Burun Estetiği hikâyem bana hayatımın en büyük dersini verdi: “Kendini sevmek, en büyük estetik.” Burnum değişti ama asıl değişen ben oldum. Ve bu 30 bölümlük hikâyeyi burada noktalıyorum.
